Madenin başkenti Zonguldak’ta, son çıkan yasayla birlikte maliyetlerin artması ve stokların azalması sonucu havzadaki demir çelik ve termik santraller için kömür çıkartılamayınca, Güney Afrika’dan kömür ithalatı başladı.
11 Eylül 2014 tarihinde çıkan Torba Yasa ile birlikte Zonguldak kömür havzasında faaliyet gösteren özel maden ocaklarının sahipleri, maliyetlerin arttığını savunarak üretimi durdurma kararı almıştı. Havza bölgesinde 4 bin 200’e yakın çalışanı bulunan maden sektöründe yaşanan son gelişmelerle birlikte, bu rakam 2 bine geriledi. Özel maden işletmelerinin bazıları son çıkan kanunla birlikte maliyetlerin arttığını ve iş verenin zora girdiğini belirterek, üretimi sonlandırma kararı aldı.
İŞÇİ SAYISI 9 BİNE DÜŞTÜ
Önceleri yabancı şirketler tarafından kömür üretilen Zonguldak’ta, 1983 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Türkiye Taş Kömürü Kurumu Genel Müdürlüğü kuruldu. Devlet eliyle taş kömürünün üretildiği TTK’da, 2014 yılında ortalama işçi sayısı 9 bin 337’ye düştü. Özel maden ocaklarında çalışan işçi sayısı ise son Torba Yasa ile birlikte yarı yarıya azalarak 2 bine geriledi. Öte yandan, kömürler kullanılmak üzere yurt dışından Zonguldak Limanı’na gemilerle getiriliyor.
Bölgenin en önemli kömür üreticilerinden Arı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Günay, son çıkan kanunla birlikte daralma yaşadıklarını ifade ederek, yaşanan gelişmelerle yer altı maden işletmesine devam edebilecek firmaların olamayacağını savundu.
Yasayla madencilerin 37 buçuk saat çalışacağını dile getiren Günay, "11 Eylül’de çıkan maden kanunu Türkiye genelindeki bütün yeraltı maden işletmelerinin bir kısmını kapadı, diğer kısımlar da kapanma noktasına kaldı. Bu şartlarda yeraltı maden işletmesine devam edebilecek hiçbir firma yoktur. Son çıkan yasayla 37 buçuk saat çalışma, 104 gün yıllık hafta tatili, ortalama maden işçisinin yıllık izinlerine 4 gün ilave edersek, 1 Ocak, 23 Nisan, 1 Mayıs, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim (1 buçuk gün), Kurban Bayramı (3 buçuk gün), Ramazan Bayramı (4 buçuk gün), bunları topladığımız zaman bir maden işçisinin yılda çalıştığı gün sayısı 218 oluyor. 218 gün çalışan 365 gün kıdem tazminatı, 365 gün maaş, 218 gün çalışıyor, 26 gün yıllık izin, bunları üst üste koyduğunuz zaman kömürün maliyeti çok yükseklere çıkıyor” diye konuştu.
“KOLOMBİYA VE GÜNEY AFRİKA’DAN DAHA UCUZA GELİYOR”
Yeraltı maden işletmeciliğinde maliyetlerin arttığını ve stokların da azaldığını dile getiren Yusuf Günay, “Yurt dışından Rusya, Ukrayna, Güney Afrika, Endonezya, son zamanlarda Kolombiya ülkelerinden Zonguldak teslimi bir ton kömürün fiyatı 64 Dolar. 6 bin kalori, Türkiye standartlarına uygun bir kömür, 10 küllü, kükürdü yok, rutubeti 10. Böyle bir kömürün satış fiyatı bu. Güney Afrika’dan kömür geliyor. Oradan daha uzak Kolombiya’dan kömür geliyor. Örneğin Ereğli Demir Çelik, ihtiyacını Kolombiya’dan, Avusturalya’dan görüyor. Bu fabrikanın çalışması için kömüre ihtiyaç var” dedi.
“HIZLICA TASFİYEYE GİDİYORUZ”
Kömürün başkenti Zonguldak’ta, Torba Yasa ile birlikte piyasadaki kömür fiyatlarının dip yaptığını ileri süren Günay, 2015 yılı sonunda yeraltı maden işletmeciliğine son vereceğini kaydetti. Günay, özel maden ocaklarında çalışan işçi sayısının da azaldığını ifade ederek şu ifadelere yer verdi:
“Bu maden yasasıyla kömürcülük hiçbir tanemiz yapmayız. Birden bire de bıraktım diyemiyorsunuz, yatırım var, çalışan var. Bir takım işler var, onun için kapatamıyorsun. Fakat hepimiz azar azar değil, çabuk çabuk tasfiyeye gidiyoruz. Onun için bu yetmiyormuş gibi maden kanunuyla gelen daralma, bu sıkıştırmayla, bu kömür fiyatlarının aşağıya düşmesiyle, madencilik sektörü Türkiye’de hep ölecektir, ölmüştür, madenle uğraşan insanların hepsi sıkıntıdadır. Kömürün başkenti olan Zonguldak bu son çıkan Torba Yasa ile piyasadaki kömür fiyatlarının dip yapmasıyla, ölmüştür. Ayağa kalkması da zordur. Özel maden ocaklarında 4 bin ila 5 bin arasında çalışan vardı. Bu kadar çalışanın olduğu yerde bir anda bu sayı 2 bin 500’lere düştü. Bunu herkes çok rahat görebilir, öğrenebilir. Hükumetten verdiği sözleri tutmasını istiyoruz. Bir de işverenler, anıt ağaç gibidir. Sürekli bizi ezdirmenin bir anlamı yok. 1980’li yıllardaki gibi sanki işverenler hep hırsız gibi muamele görüyoruz. Bu bizim gururumuzu kırıyor. Ben 2015 senesi sonunda bu işi bırakacağım.”