Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Türkiye'nin Eylül ayı ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 11,1 artışla 12 milyar 555 milyon dolar oldu. Yılın ilk 9 ayında toplam ihracatımız ise yüzde 0,6 artarak, 111 milyar 980 milyon dolara yükseldi. Birlik kaydından muaf ihracat kalemleri hariç, net mal ihracatına baktığımızda ilk 9 aydaki kümüle artış performansımız yüzde 5,6 oldu. Son 12 aylık genel ihracatımız yüzde 3,3 artarak 151 milyar 530 milyon dolar oldu. Eylül ayında ihracatını en fazla arttıran sektör, Yüzde 695 artışla gemi ve yat sektörü oldu. Bu sektörü, yüzde 82 ihracat artışıyla zeytin ve zeytinyağı sektörü, Yüzde 31 artışla otomotiv sektörü takip etti. Eylül ayında en fazla ihracatı, 1 milyar 966 milyon dolarla, otomotiv sektörümüz gerçekleştirdi. Bu sektörü, hazırgiyim ve kimyevi maddeler sektörleri takip etti. AB'ye ihracatımız Eylül ayında yüzde 12 arttı. Eylül ayında BDT ülkelerine yüzde 12, Ortadoğu'ya yüzde 7, Afrika'ya yüzde 4, Kuzey Amerika ülkelerine yüzde 3 ihracat artışı yakaladık. Eylül'de ön plana çıkan ülkeler ise şunlar oldu: Eylül ayında Gine'ye ihracatımız yüzde 438, Malezya'ya yüzde 200, Suriye'ye yüzde 140, Litvanya'ya yüzde 131, Güney Kore'ye yüzde 125, Japonya'ya yüzde 90, Birleşik Arap Emirlikleri'ne yüzde 80, Çin'e yüzde 44 artış gösterdi. Türkiye'nin Eylül 2013 ihracat gerçekleşmelerini Artvin'de düzenlenen basın toplantısıyla açıklayan Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye ve dünya ekonomisi hakkında değerlendirmelerde de bulundu. Küresel ekonomik toparlanmanın kademeli ve beklentilerin altında bir hızla devam ettiğinin altını çizen Büyükekşi, "Gelişmiş ülkelerdeki iktisadi faaliyetler ve büyüme yukarı yönlü iken, gelişmekte olan ülkelerde bu trend, yaşanan sermaye çıkışlarının da etkisiyle, aşağı yönlü seyrediyor. Gelişmekte olan ülkeler her halükarda gelişmiş ülkelerden hızlı büyümeye devam edecek, ancak bir normalleşme süreci yaşıyoruz” diye konuştu. Gelişmekte olan ülkeler cephesinde yaşanan finansal çalkantılarla beraber, büyümenin azalan bir trend izlediğini hatırlatan Büyükekşi şöyle devam etti: "Hindistan, Meksika, Güney Afrika ve Rusya'da büyüme yavaşlıyor. Çin'in, güçlü büyümesini halen sürdürdüğünü görüyoruz. Yılın ilk yarısında yüzde 7,6 büyüyen Çin'de, sanayi üretim verileri son 17 ayın en yüksek artışını gerçekleştirdi. AB cephesine baktığımız zaman, ülkeler arasında farklılaşma olmakla birlikte bir bütün olarak Euro Bölgesi'nde iktisadi faaliyetler toparlanmaya işaret ediyor. Almanya Ağustos ayında üretimde son yedi ayın en güçlü performansını sergiledi. Büyümedeki toparlanma 3. çeyrekte de devam ediyor."
İHRACATIMIZIN GELECEĞİNİ FED'E BAĞLAMIŞ DEĞİLİZ
ABD Merkez Bankası FED'in parasal genişlemeden çıkış stratejisini ötelemesiyle 29-30 Ekim toplantısına kadar piyasalarda yeni bir bekleme ve belirsizlik dönemi oluştuğunu vurgulayan Büyükekşi, "Biz FED cephesinden gelen açıklamalarla kafamızın karışmasına izin vermeyelim. İhracatımızın geleceğini de FED'in kararlarına bağlamış değiliz. Türkiye 2002-2007 arasında küresel ölçekteki "normal” sürecinde ciddi büyüme sağladı, 2008-2012 dönemindeki "yeni normal” süreçte de büyümemizi sürdürmeyi başardık. Şimdi küresel çaptaki parasal genişleme süreci "yeni normal” den "normal” e dönüş yapacak. Biz 500 milyar dolarlık ihracat hedefini unutmadan, yola devam edelim. Türkiye için kritik önem taşıyan konu sermaye hareketlerinin yönü. Halihazırda, Türkiye'ye net sermaye girişi düşüyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde odaklanmamız gereken konu katma değerli ürünlerimizin artışı ve doğrudan yabancı yatırımlar olmalı. Türkiye, yurtiçinde üretimi karlı ve istikrarlı kılacak yeni bir iklim yaratmaya odaklanmalı. Girişimci yatırım yapmalı, istikrarlı ve rekabetçi kur desteğini görmeli, ekonomik faaliyetinden kar etmeli. İhracat da bu şartlarda büyümeyi ve istihdamı sırtlar. Aksi halde FED bizim tartışmalarımızın merkezine oturur" dedi. Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Büyükekşi, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: Ekonominin 15 çeyrektir büyümeye devam ettiğini görüyoruz. Yılın ikinci çeyreğinde yakaladığımız yüzde 4,4 büyüme oranı ile, yükselen ekonomiler arasında, Çin ve Endonezya'nın ardından dünya üçüncülüğüne ulaştık. Yılın ilk yarısında büyümeyi özel tüketim harcamaları, ve kamu yatırımları destekledi. İhracat büyümeye net katkı yapmadı. Altın ihracatında yaşanan düşüşler ve artan jeopolitik riskler bizi sıkıntıya düşürdü. Ancak Türkiye'nin mal ihracatı büyümeye devam ediyor. Yılın ilk çeyreğinde, Türkiye'nin mal ihracatı yüzde 3,6 büyümüştü. İkinci çeyrekte, mal ihracatının artış hızı yüzde 4'e çıktı. Yılın 3. çeyreğinde ise, mal ihracatındaki artış hızımız yüzde 9.5 oldu. Bütün olumsuz koşullara rağmen mal ihracatı artış tempomuzu artırıyoruz.
"NE İHRACATI FEDA EDEBİLİRİZ NE BÜYÜMEYİ"
İhracat artışıyla büyüme hedefini birlikte düşünmemiz gerekiyor. Türkiye ne ihracatı feda edebilir, ne de büyümeyi. İhracata dayalı büyüme için rekabet gücümüzü yükseltecek aktivitelere odaklanmamız gerekiyor. Bu noktada TİM olarak, birçok çalışmaya imza atıyoruz. İhracatçı KOBİ'lerimizi halka arza teşvik etmek için, Halka Arz ve Borsa İstanbul'un Sunduğu Fırsatlar konulu bir toplantı düzenledik. Geçtiğimiz ay yine 2023 Hedefi yolunda Türkiye Markası Çalıştayı'nın ikincisini gerçekleştirdik. Türkiye'nin ürünlerini, yurtdışında daha iyi tanıtmak amacıyla başladığımız çalışmalarımıza hızlı bir şekilde devam ediyoruz. Bunun yanı sıra 28-30 Kasım tarihleri arasında Türkiye İnovasyon Haftası etkinliklerimizi düzenleyeceğiz. Biz Türkiye'nin gücüne, Türkiye'nin dinamizmine inanıyoruz. Daha ileri gitmek için azmimiz, kararlılığımız ve motivasyonumuz var.
"DEMOKRATİKLEŞME, EKONOMİYE DE İVME KAZANDIRACAK"
Kendimizi yenilemenin başlangıç noktasının da Yeni Demokratikleşme paketinden geçtiğine inanıyoruz. Dün Sayın Başbakanımız, Yeni Demokratikleşme paketini açıkladı. TİM olarak, çözüm sürecine başından beri destek vermiştik. Çözüm sürecinin bu toprakların barındırdığı bereketi ve sosyoekonomik potansiyeli açığa çıkaracağını ifade etmiştik. Şimdi aynı düşüncelerimizi, yeni demokratikleşme paketi için de tekrarlıyoruz. Bu paketin, Türkiye için yeni bir kilometre taşı olacağına inanıyoruz. Türkiye son 10 yılda, çok geniş demokratikleşme adımları attı. Aynı zamanda hem ihracatta hem büyümede büyük başarılar yakaladı. Yani Türkiye, en büyük atılımları demokratikleşmeyle birlikte sağladı. Bu bir tesadüf değil. Yeni Demokrasi paketinin de, 2023 yılındaki 500 milyar dolar ihracat hedefimize ulaşma yolunda Türk iş ve sanayi dünyasına, büyük ivme kazandıracağına inanıyoruz.