Kıbrıs Rum Yönetimi, Rum Haber Ajansı’na (KİPE) yaptığı açıklamalar nedeniyle, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’ye tepki gösterdi.
Rum haber kaynaklarına göre, Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis, Eide’nin, dün KİPE’ye yaptığı, “Bazı ülkelerin, bir ülkenin, diğerinin Münhasır Ekonomik Bölgesi içerisinde sismik araştırma yapmasını BM Sözleşmesi’nin ihlali olarak görmediği” şeklindeki açıklamasının hayal kırıklığına sebep olduğunu söyledi.
Hristodulidis, Eide’nin bu ifadesinin yanı sıra, genel olarak Kıbrıs sorunuyla ilgili yorumlar ve Kıbrıs Cumhuriyetinin yasal boyutuna dair açıklamalarını da “talihsiz” ve “kabul edilemez” olarak nitelendirerek, bu açıklamaların BM Güvenlik Konseyi’nin kararları ile uluslararası hukuka ve BM Deniz Hukuku’nun ilgili kurallarına aykırı olduğunu kaydetti. Bu tarz açıklamaların, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması için gösterilen çabalara katkıda bulunmadığını ifade eden Hristodulidis, BM Genel Sekreteri’nin temsilcisi olan Eide’ye, uluslararası hukuk ile BM kararlarına ve sözleşmelerine saygı göstermeye çağırdı.
Eide, dünkü açıklamalarında, “hidrokarbon krizinden” bahsederek, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, diğer ülkeler gibi kendi Münhasır Ekonomik Bölgesi’ni belirleme hakkı bulunduğu konusunda, üzerinde çok katı bir şekilde durduğu yasal boyut bulunduğunu”; gerçeği söylemek gerekirse, bunu kimsenin kale almadığını ifade etmişti. Bu konuda iki eksen bulunduğunu belirten Eide, birçok ülkenin, sismik araştırmaları sondaj yapılmadığı sürece ihlal olarak görmediğini, zira Münhasır Ekonomik Bölge’nin “egemen bölge” olmadığını söylemişti. Eide, bir ülkenin, başka bir ülkenin Münhasır Ekonomik Bölgesi içerisinde, herhangi bir kaynak almadan istediğini yapabileceğinden de bahsetmiş, ancak bu konunun teknik bir konu olduğuna işaret etmişti.
“HİDROKARBON YATAKLARI TÜM KIBRISLILARA AİTTİR BOYUTU DA VAR”
Bu konunun, Kıbrıslı Türklerin argümanı olan, “hidrokarbon yatakları tüm Kıbrıslılara aittir” boyutu bulunduğunu da kaydeden Eide, Kıbrıs’taki taraflardan birinin, diğerine danışmadan karar alamayacağını; bu noktada da Kıbrıs sorununun ne denli derin bir sorun olduğunu gözler önüne seren hem siyasi, hem de hukuki argümanlar bulunduğunun görüldüğünü belirtmişti.