Manisa'daki Sarıgöl fay hattı incelemeleri uzman isimler tarafından sürüyor. 18 Ekim 2020'de etkili olan şiddetli yağmur sele neden olmuş ve bölgede yarıklar oluşmuştu.
Hareketli fay hattına giren binlerce metreküp yağmur suyu, üzüm bağlarında büyük çukur ve yarıkların oluşmasına neden oldu. Aşağı Koçaklar Mahallesi'ndeki bağlarda yarıklar, yer yer 3 metre derinliğe ulaştı.
DEÜ Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi öncülüğünde, Afyon Kocatepe Üniversitesi ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nden uzmanlar, bölgeye GPS istasyonları kurarak, değişik uydu teknikleri ile fay hattını inceledi. İlk incelemelerde yılda 10 santimetre hareket eden fay hattı hareketinin 15 santimetreye ulaştığı gözlemlendi.
MAKALE, ULUSLARARASI DERGİDE
Fay hattındaki hareketlilik devam ederken, Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Celal Bayar Üniversitesi'nden Öğretim Görevlisi Alperen Doğan, Afyon Kocatepe Üniversitesi'nden Geomatik Mühendisi, yüksek lisans Öğrencisi Çağdaş Kaygusuz, Prof. Dr. İbrahim Tiryakioğlu, Prof. Dr. Çağlar Özkaymak ve Prof. Dr. Bayram Turgut, Gebze Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Cemal Özer Yiğit'ten oluşan 7 kişilik ekip tarafından 2017-2020 yıllarında yapılan jeodezik ölçüm sonuçları ve bunların ne anlama geldiği ile ilgili bilgileri içeren makale, uluslararası dergide bilim dünyası ile paylaşıldı.
Acta Geodaetica et Geophysica' adlı dergide yayımlanan makaleye ilişkin bilgi veren Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, şunları söyledi:
"Makalenin sonuçlarına göre, Sarıgöl ilçesinde günümüzde gelişen deformasyonlar, 50 kişinin can kaybıyla sonuçlanan 6.5 büyüklüğündeki 1969 Alaşehir depreminde oluşan yüzey kırığını izliyor. Sarıgöl fayı adı verilen bu kırık hattı boyunca yılda 15 santimetreye varan düşey hareketler geliştiği, bu düşey hareketlerin ortalama yıllık 7-8 santimetre civarında devam ettiği saptanmıştır. Yapılan ölçümler bu hareketlerin bölgenin jeolojik yapısı yanı sıra insanların Sarıgöl ovasında yaptıkları aşırı yer altı suyu çekiminin etkili olduğunu göstermektedir.
Bu hareketin uzun bir süre daha devam edeceği öngörüldüğünden fay zonunun güncel jeolojik haritasının çıkarılması gerektiği ve zon içinde yapılaşma yasağının uygulanmasının devam edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kısacası doğanın kendi yapısından kaynaklanan bazı hatalar, insanların doğaya yanlış şekilde müdahale etmesiyle büyüyebilir.
Bu durumda, olası bir afet riskini azaltmak için günümüzde devam eden aşırı yer altı suyu çekimini durdurmak ve zaman içinde hareketin niteliğini sürdürülebilir bir strateji ile izlemek gerekiyor. Türkiye ölçeğinde diri faylar üzerinde deprem olmadan gelişen benzer düşey hareketler, Afyon-Bolvadin, Kayseri-Yeşilyurt ve Aydin-Germencik gibi bölgelerde de gözleniyor. Olası bir afet öncesinde risk azaltma çalışmalarının bu tür bölgelerde de jeodezik yöntemlerin uygulanması ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir." (DHA)