Nazilli’de 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı dolayısıyla İstasyon Meydanı’nda tören düzenlendi. Nazilli Gazeteciler Cemiyeti ve Aydın Gazeteciler Cemiyeti çelenklerinin Atatürk anıtına sunulmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.
Törene, Nazilli Gazeteciler Cemiyeti(NGC) Yönetim Kurulu ve Ege Gazeteciler Federasyonu Başkanı(EGF) Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özmen ve Aydın Gazeteciler Cemiyeti Nazilli temsilcisi Metin Özden ile gazeteciler katıldı.
Törenin ardından Özmen ve Özden, usta gazeteci Uğur Mumcu’nun anıtına kalem bıraktı.
Bugün dayanışma günü
Törende konuşan Özmen, 24 Temmuz Türk basınında sansürün kaldırılışının 115. yıl dönümünü ‘Basın Bayramı’ olarak değil, ‘Dayanışma Günü’ olarak kutladıklarını ifade ederek, sansürün tam anlamıyla kaldırılmadığını belirtti.
Özmen, “Unutulmamalıdır ki; İfade ve basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmazıdır ve Türkiye’de demokratik yaşamın temel sorunu ne yazık ki basın ve ifade özgürlüğünün gerçek anlamda olmamasıdır. Halkın haber alma hürriyetinin işlerliği için, basın ve ifade özgürlüğü temel gerekliliktir. Özellikle yerel basının her geçen yıl yurt genelinde yazılı gazetelerin azalması demokrasi ve ülkemiz adına büyük bir kayıptır. Halkın gerçekleri öğrenme ve bilgi edinme hakkının aracı olan basın özgürlüğünün önündeki engeller kalkmadıkça, 24 Temmuzlar gazeteciler için bayram olmayacaktır. Son birkaç yıllarda kutladığımız gibi bu yıl da 24 Temmuz’u Basın Bayramı değil, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu ve Ege Gazeteciler Federasyonu bağlı Cemiyetlerin tümü ile birlikte Nazilli Gazeteciler Cemiyeti olarak bizde dayanışma günü olarak görüyoruz.” dedi.
Yerel basın için yeniden düzenleme
Resmi İlan ve Reklam Yönetmeliğinin yeniden düzenlenmesi çağrısında bulunan Özmen, “basın kartı” şartına karşı çıkarak, “Basın kuruluşlarının ekonomik sorunlarla boğuştuğu, yetişmiş eleman sıkıntısından, teknik altyapı eksikliğine, istihdam ve etik sorunlardan Basın İlan Kurumu uygulamalarına kadar birçok sorunla iç içe görev yapmaktayız. Yılda 1 kez güncellenen ancak ülkemizin son yıllardaki gerek asgari ücret gerekse yüksek enflasyona bağlı gider kalemi artışları nedeniyle Basın İlan Kurumu fiyat tarifesi hiç zaman geçirilmeden güncellenmesi gerekirken, Basın İlan Kurumu tarafından hazırlanan “Resmi İlan ve Reklam Yönetmeliği”, uygulanabilir şekilde yeniden düzenlenmelidir. Özellikle yerel basın için önem arz eden icra ilanları ile ilgili yayınlanma rakam olan 500 bin barajının 100 bine düşürülmesi, 2 milyon TL olan üst limitinin ise 8-10 milyon bandına yükseltilerek icra ilanlarının ulusal gazetelerin yanı sıra yerel gazetelerde de yayınlanması acil olarak Adalet Bakanlığı ve BİK Genel Kurulunda ele alınarak yeniden sağlanmalıdır. Ayrıca, 5953 Sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun, yıpranma hakkından yıllık izinlere, tazminat hakkından fazla mesaiye kadar geniş bir yelpazede ele alınarak güncellenmelidir. Meslektaşlarımızın emeklilikte fiili hizmet süresi zammından yararlanabilmesi, tüm karşı çıkışlarımıza rağmen “basın kartı” şartına bağlanmıştır. Gazetecilik mesleği basın kartı sahibi olma koşuluna bağlı olmadan yapılan ağır ve tehlikeli bir iş olarak kabul edilmeli, basın kartı sahibi ve çeşitli nedenlerle basın kartı alamayan gazetecilerin anayasal sosyal güvenlik hakkının sonucu olan fiili hizmet süresi zammı geri verilmelidir.” diye konuştu.
“İnternet gazeteciliği sorunu kolaylaştırılmalı”
Özmen, “İnternet gazeteciliği sorunu kolaylaştırılmalı. Çıkarılan yasa ile internet sitelerinde merdiven altı internet haberciliğini artırmamalı aksine resmi internet siteleri çoğaltılmalı ve bu nedenle internet yasasında ve yazılı basın ile ilgili tutumlar yumuşatılmalıdır. Basın İlan Kurumu ile İletişim Başkanlığı arasında sıkışıp kalan hem gazete sahipleri hem de kadrolu yahut İletişim Fakültesi mezunu muhabir arkadaşlarımızın Basın Kartı başvuru yapabilmeleri için internet haber sitelerinin tanımlanabilmesi amacıyla hak mahrumiyetinin bir an önce giderilmesi için İletişim Başkanlığı’nın 4 olan çalışan şartını 2’ye düşürmesini istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Çözüm önerilerini sıralayan Özmen, şunları söyledi:
“Medya sektöründe faaliyet gösteren gazete, televizyon, radyo ve kurumsal internet haber siteleri için “hibe ve kredi” sağlanmalıdır. Medya kuruluşlarına banka sicil durumuna bakılmaksızın yüzde 50’si hibe, yüzde 50’si faizsiz kredi olmak üzere maddi kaynak sağlanabilir.
Medya kuruluşlarının birikmiş SGK ile diğer vergilerinde indirim yapılabilir, indirim sonrası hesaplanacak borç taksitlendirilebilir.
Gazete, televizyon, radyo ve kurumsal internet haber sitelerinde görev yapan basın çalışanlarına ve diğer basın kartı sahibi gazetecilere, Basın İlan Kurumu aracılığıyla faizsiz 30 ila 50 bin TL arasında kredi verilebilir.
Televizyon kuruluşlarından alınan uydu bedellerinde indirim yapılarak taksitlendirilebilir, RTÜK payları bir süre alınmayabilir.
Resmi ilanları yük gören bürokratik anlayışın yerine, sağduyulu yaklaşımla ülke menfaatlerinin hakim olacağı bir bakış açısı hayata geçmelidir.
İcra ilanlarının gazetelerde yayının kaldırmayı öngören değişiklikler yerine Kamu İhale Mevzuatındaki gibi eşik değerler sistemi getiren ve icralardaki gri alanları şeffaflaştıran gazeteler ve internet haber sitelerinde yayın mekanizmasına geçilmelidir. Yerel basını korumak amacıyla taban 100 bin TL, taban ise 8 ila 10 milyon TL olacak şekilde ilanların yayınlanma limiti getirilmelidir.
Doğrudan alım, acil alım, ilandan kaçınmak için işleri birleştirme ya da ayırma gibi yöntemlerden vazgeçilmesi konusunda gerekli tedbirler alınmalıdır.
Yerel basın kuruluşları, belediyeler ve kamu kurumları tarafından ilan ve reklamlarla desteklenebilir. Tasarruf tedbirlerinden gazetelerin muaf tutulması gerekmektedir.
THY, Vakıfbank, Ziraat Bankası ve kamu ilanları yerel medyaya yönlendirilebilir, ayrıca bakanlıklar ücretli kamu spotu ve zorunlu yayın desteği verebilir.
Basın İlan Kurumunun resmi reklam alma şartları arasında yer alan basın kuruluşunda 2 çalışan şartına eşdeğer olarak İletişim Başkanlığının medya kuruluşlarını tanıması için gerekli olan 4 çalışan sayısını 2’ye çekmesini öneriyoruz.
Gazeteciler Meslek Odası oluşturulana kadar Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine bağlı odalarda Ankara ve İstanbul’da olduğu gibi Basın Meslek Komiteleri oluşturularak gazetecilerin, kırtasiyeciler tarafından temsil edilmesinin önüne geçilmesi ve daha iyi temsil edilmesini talep ediyoruz.”
“Gazetecilik mesleğini yapmaya devam edeceğiz”
“Basın sektöründe öncelikli olarak mesleki düzenleme yapılmalıdır” diyen Özmen, şöyle devam etti:
Özetlemeye çalışırsak sürekli vurguladığımız gibi ülkemiz, medya alanında kapsamlı bir değişime, yenilenmeye ihtiyaç duymaktadır. Basın özgürlüğünden basında çalışma koşullarına, mesleki standartlardan yasal düzenlemelere kadar bir dizi yenilik, geniş katılımlı çalıştaylar dizisi ile belirlenmeli ve zaman geçirilmeden uygulamaya konulmalıdır. Sektörümüzde mesleki düzenleme olmaması; tehdit ve şantaja dayalı etik dışı haberlerin yapılmasına, birikimine, eğitimine bakılmaksızın dileyen herkesin gazeteci maskesi altında sektörümüzde boy göstermesine neden olmaktadır. Meslektaşlarımız, meslek onurlarını korumak adına mücadele etse de yasal boşluktan yararlanan çıkarcıların medya sektöründe boy göstermesine engel olamamaktadır. Bu nedenle basın sektöründe öncelikli olarak mesleki düzenleme yapılmalıdır. Tabii iğneyi başkasına batırırken çuvaldızı da kendimize batırmak gerekir. Ne yazık ki bugün çekilen sıkıntılar geçmiş dönemlerde sendikal dayanışmaya yüz vermeyen, oda statüsüne kavuşmayı istemeyen, meslek yasası ile bazı uygunsuz çalışma şartlarını sürdürmek isteyen ve kazandığı yüksek ücretlerin sarhoşluğunda gazeteciliklerini unutanların hazırladığı bir ortamdan kaynaklanmıştır. Ekonomik sıkıntılar bir yana gazetecilerin haber alma, bilgi edinme haklarını kısıtlamak için elinden geleni ardına koymayan yönetici ve memurlarla da uğraşıyoruz. Gazeteciliği suç saymaya çalışan bir zihniyetle, gazetecileri potansiyel tehdit görmek isteyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Ama bütün bunlar hak odaklı, insan odaklı gazeteciliğe gönül vermiş, yürekten inanmış gazetecileri mesleklerini yapmaktan alıkoyamayacaktır.”
“Basında sorunlar çok, derman yok. Sesimizi ise hiç duyan yok!”
Özmen, basının sorunlarının çözümü noktasında üç maymunu oynayan iktidar ve muhalefetten ümitlerini kestiklerini vurgulayarak, gazeteciler olarak eyleme geçeceklerini bildirdi. Özmen konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Çözüm için öneri vermeye çalıştığımız tüm bu sorunlara karşın görevini fedakarca ve layıkıyla yapan meslektaşlarımın gelecek yıl da aynı sorunları yaşamamalarını diliyoruz. Haklarımızı 24 Temmuz ve 10 Ocak tarihlerinde savunacaklarını söyleyen; ancak ertesi gün unutan milletvekillerine, yerel yöneticilere, siyasi parti temsilcileri ve STK temsilcilerine çağrımızı yeniliyoruz; “Basında sorunlar çok, derman yok. Sesimizi ise hiç duyan yok! Bu nedenledir ki 24 Temmuz Basın Dayanışma Günü’nü böyle kutlamak istemiyoruz.
Aslında bugün bu düşüncelerimizi, sorunlarımızı gerek iktidar gerekse muhalefet milletvekillerine, siyasi partilerin ilçe başkanlarına, meclis üyelerine ve parti yöneticilerine aktarmak isterdik ama çözüm için mücadele etmeyeceklerini artık biliyoruz. Çünkü bu sorunları yıllardır her 24 Temmuz, her 10 Ocak tarihlerinde söylüyoruz ama bir arpa boyu yol alamadığımız gibi bu sorunları artık çözmeyeceklerine inanıyoruz. Artık burada birbirimizi kandırmak istemedik. Bu nedenle mücadelemizi her tür platformda her mesleki dayanışma ortamında dile getirecek, gerekirse eylemsel duruma dönüştüreceğiz. Çünkü sorunlarımız mesleki anlamda önemlidir. Bizim sorunlarımız ekonomik olmaktan çıkmaya başlamış mesleki devamlılığı yürütememe noktasına ulaşmıştır. Ekonomik anlamda yerel gazetelere ve radyolarımıza destek olan Nazilli Belediyesi başta olmak üzere işadamlarımıza, esnaflarımıza ve bazı sivil toplum kuruluşlarımıza teşekkür ediyoruz. Tüm Nazilli halkını ve esnaflarımızı gerek gazetelere abone olmalarını gerekse reklamlarla destek vermeye davet ediyoruz. Dileğimiz içinde bulunduğumuz zorlu dönemin bir an önce sona ermesi, gazetecilerin hak ettikleri güvencelere kavuşturulması, haklarının ve hukuklarının yeniden elde edilmesi ve mesleğin itibarının yeniden sağlanmasıdır. Dayanışma ve güçlerimizi birleştirme günü olarak değerlendirdiğimiz bu 24 Temmuz Basın Bayramı'nın bu yıl itibariyle mesleki mücadele gücümüzü ve azmimizi artıran anlamlı bir gün olmasını yürekten diliyoruz.”