Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği(JESDER) Başkanı Ufuk Şentürk, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü önemsediklerini ifade etti.
“Bu süreci devam ettirmeliyiz”
Kömür ve petrol enerjileri kullanılmaya devam edildiği sürece dünyanın kirlenmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade eden Şentürk, Türkiye’nin enerji üretiminde doğru adımlar attığını hatırlatarak, “Çevre denilince ilk akla gelen çevreyi kirleten enerji üretimi akıllara geliyor. Türkiye’de yenilenebilir enerjiye geçiş sürecinde başarılı adımlar atıldı. Güneş, rüzgar ve jeotermal enerjilerimizde bunu görebiliyoruz. 1 Mayıs’ta yayınlanan ‘Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme’ mekanizmasıyla da hükümet tarafından bu evrimleşmenin desteklendiğini görüyoruz. Bu politikayı sürdürmeye devam etmemiz gerekiyor.” dedi.
“Bakanlıklarla iletişim halindeyiz”
Jeotermal enerji kaynaklarından daha geniş alanlarda faydalanılmasına gerektiğine vurgu yapan Şentürk, “Bu konuda da tüm ilgili bakanlıklarımızla görüşüyoruz. İç İşleri Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’mızla jeotermaldeki farkındalığın ve üretimin artırılması için görüşüyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı’mızdan güzel sonuçlar aldık. Jeotermal enerji kaynaklar bakımından ülkemiz çok zengin ama elektrik üretebileceğimiz kaynaklarımız sınırlı.” diye konuştu.
Jeotermal enerji santralleri artacak
Şentürk, Ege Bölgesi’nde jeotermal seracılığın yaygınlaştırılacağını kaydederek, “Türkiye’nin en büyük seraları Antalya ilimiz çevresinde ama jeotermal kaynağımız yok. Ege Bölgesi’nde jeotermal seracılığın başlaması ve yaygınlaştırılması için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ciddi atakları var. Şu anda Germencik’te 700 dönüm alanda tüzel kişiliği oluşturulan sera bölgesi var. Bu gelişmeleri zamanla daha çok göreceğiz ve ülkemizde jeotermal enerji santrallerin 4 bin dönüm arazi üzerine kurulacağını söyleyebiliriz.” ifadelerini kullandı.
“Jeotermal seracılığa çoktan kavuşmuştuk”
Konuşmasında çevrecilerin söylem ve eylemlerini hedef alan Şentürk, jeotermal enerjinin ülke ekonomisine kazandırılması gerektiğinin altını çizerek, “Aydınlı çevreciler eğer sıcak suyun ve seraların aranmasına itiraz etmeselerdi, Aydın’da jeotermal seracılık çoktan başlamış olurdu ama anlam veremediğimiz bir şekilde böyle temiz bir enerji kaynağına atıflarda bulunuluyor. Bu enerji, kuralına uygun olarak işlenirse, hiçbir sorun yaşanmayacaktır. Jeotermal aleyhine üretilmiş asparagas söylemleri, haberleri görüyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine baktığımızda Aydın’da kanser oranlarının azaldığını ispatlayabilirim. Jeotermal enerji, ülkemizin bir zenginliğidir. Dünya bu kaynağın peşinde koşuyor. Hollanda ısı kanunu çıkardı. Yerin 8-10 metre altındaki 23 dereceden faydalanarak şehirleri ısıtmaya çalışıyorlar. Biz maalesef kaynağı olmayan sözlerin arkasına düşüp jeotermal kaynaklarımızın ekonomimize kazandırılmasını engellemeye çalışıyoruz. Biz bu kaynağın ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin büyük bölümünü karşılayacağını anlatmaya çalışıyoruz. Buna ihtiyacımız var.” sözlerine yer verdi.
“Kurallara uyalım, kaynaklarımızı kullanalım”
Jeotermal enerji şirketlerine tavsiyelerde bulunan Şentürk, şu sözlerle konuşmasını sonlandırdı:
“Yatırımcılarımızın yapması gereken Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’mızın sunduğu ÇED projelerindeki işlemleri sırasıyla yerine getirmektir. Bu kurallar kanuna uygun olarak yerine getirildiği taktirde, çevreye hiçbir zararı olmayan bir enerjiyi ülkemize kazandırırız. Aydın’da bu kurallara uymayan bir şirket yok. Denetleniyoruz ve yatırımcılarımızda da çevre bilinci oluştu. Biz çıkardığımız tüm test sularını dahi reenjekte ederek kendi rezervuarımızı korumaya çalışıyoruz. Bırakın yatırımcılar kuralına uygun olarak bu kaynağı kullansın, ekonomimiz canlansın. Daha ucuz kaynaklarla ısınalım, tarımsal üretim yapalım ve turizmde gelişelim. Lütfen bakanlıklarımızın verilerine itibar edelim.”