Genel kurulda konuşan Depboylu, “Aydın'a gittiğinizde sizi karşılayan o yasemin, limon çiçeği, portakal çiçeği kokuları yerine, şimdi çürük yumurta kokularıyla karşılaşacaksınız” dedi.
Aydın ve ilçelerinde jeotermal krizleri yaşanmaya devam ediyor. Son olarak Güzelköy Mahallesi’nde evlerin yakınına yapılması planlanan Jeotermal Elektrik Santrali’ne karşı tepki gösteren MHP Aydın Milletvekili Deniz Depboylu TBMM kürsüsünden, jeotermallerin zararlarından bahsetti.
Depboylu’nun meclis konuşmasındaki satır başları şu şekilde;
AYDIN EN KİRLİ HAVADA 8. SIRADA
“Aydın'da hava kirliliği, su kirliliğinden sonra en önemli ikinci çevre kirliliği ve maalesef, Aydın, 2014 yılında yapılan ölçümlerde Türkiye'nin en kirli havasına sahip 8'inci il olmuş durumda. Özellikle yaz döneminde kükürtdioksit ortalamasının en fazla olduğu iki ilden birisidir Aydın, diğeri de Bursa'dır. Peki, neden yaz aylarında kükürtdioksit bu kadar yüksek çıkıyor? Tabii ki bunun en büyük sebebinin jeotermal santrallerinin havaya bıraktığı buharlardan kaynaklanmış olduğu da malumunuzdur.”
ZEHİRLENİYORUZ
“2015 yılında Adnan Menderes Üniversitesi Jeotermal Enerji Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından yapılan yayında, Aydın bölgesindeki jeotermal gazlardaki hidrojen sülfürün bin ila 2 bin ppm arasında olduğu tespit edilmiş ve raporla sunulmuştur. Hidrojen sülfür havadan ağır olduğu için atmosferde uçup gitmez, kırk iki gün havada asılı kalır, salındığı bacadan 26 kilometrelik bir mesafeye ulaşır ve sonra yeryüzüne çöker. İnsanı etkilemeye başladığı en düşük doz 2 ppm'dir, kokunun hissedilmeye başladığı dozsa 30 ppm'dir. Yani Aydın'da şu anda hissedilen bu kokuyla birlikte ne kadar gaza maruz kaldıkları ve aynı zamanda sağlıklarının nasıl etkilendiği ortadadır.”
KULLANILMAYA BAŞLANDIĞINDA 5 İLA 25 KAT ARTACAK
“Aydın'da şu anda üretimde olan jeotermal santrallerin tümü havaya 1 kömürlü santral kadar karbondioksit, 3 kömürlü santral kadar kükürt dioksit, 1 kömürlü santral kadar nitrojen dioksit salınımı yapmaktadır. Aydın jeotermal kapasitesinin tümü kullanılmaya başlayınca Aydın havasına salınan tüm bu gaz emisyonlarının her biri 5 ila 25 kat artacaktır. Aydın'da jeotermal santrallerin saldığı bor ve kükürt dioksitin incire olan etkisi üzerine yapılan araştırmalar da laboratuvar incelemelerinde maalesef tasdiklenmiştir.”
23 SANTRALİN 10 TANESİNDE ÇED YOK
“Biliyorsunuz, bir yönetmelik var, ÇED raporu aranıyor Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'ne göre. Maalesef, bu rapor, özellikle 5 megavat altında enerji üreten sanayi tesisleri için kullanılmıyor. Yani dolayısıyla Aydın'da bulunan jeotermal tesislerin belli bir kısmında ÇED raporu da aranmış değil. Şu anda Aydın'da 23 tane jeotermal santral var ve bu 23 jeotermal santralin sadece 13'ü ÇED raporu almış -bunları ben daha önceden de ifade ettim- 10 tanesinde ÇED raporu aranmamış. Peki, bu ÇED raporu neden önemli? Özellikle bulunduğu bölgenin havasına, toprağına, suyuna, insanına, bitkisine zarar vermemesi için ve yine kurulacağı alanın özellikleri açısından, kurulacak olan tesisin ne kadar etki edeceğinin belirlenmesi açısından ve de denetlenmesi açısından çok önemli bir rapor.”
BİZ ENERJİ ÜRETİMİNE KARŞI DEĞİLİZ
“Biz enerji üretimine karşı değiliz, enerji üretimine ihtiyacımız var ancak enerji üretiminin planlanması aşamasında titizlikle davranılması gerekiyor ve nihayetinde yapılan tüm santrallerin de çok iyi denetlenmesi gerekiyor. Temiz olan yenilenebilir enerji bizim için de çok önemli. Ama biz biliyoruz ki bugüne kadar yapılan tesislerde Adnan Menderes Üniversitesi kampüsünün dibine, İmamköy Sağlık Ocağının yanına, Büyük Menderes'e 20 metre uzaklığa, yerleşim alanlarının içine, birinci sınıf tarım arazilerine, hatta sit alanı kabul edilen Magnesia Antik Kenti'nin sınırlarının içerisine jeotermal tesisler için kuyular açıldı. ÇED raporu aranmayınca ortaya çıkan durum ortada.”
HAVAMIZI, TOPRAĞIMIZI, SUYUMUZU KİRLETMELERİNİ İSTEMİYORUZ
Ayrıca, enerji, evet, önemli ama şunu da hatırlatmak istiyorum sayın milletvekilleri; bir Kızılderili atasözü var, diyor ki: ‘Son ağaç kesildiğinde, son nehir zehirlendiğinde, son balık öldüğünde paranın yenilebilir bir şey olmadığını öğreneceksiniz.’ ‘Havamızı, toprağımızı, suyumuzu kirletmelerini istemiyoruz. Havamız, suyumuz, toprağımız kirleniyor diye hastalanıyoruz, nefes alamıyoruz, kokudan perişan oluyoruz’ diyen Aydınlılara gözünüzü yumar, kulağınızı tıkarsanız bu sizin sorumluluk bilincinize uymayacak diye düşünüyorum.
NAZİLLİ’DE YENİ BİR KUYU EVLERİN DİBİNE AÇILIYOR
Başından beri söylüyorum, temiz enerjiye biz karşı değiliz. Bu santrallerin açılmasında ÇED raporu aranmasını istiyoruz. Yine ÇED raporu arandıktan sonra sıkı denetlemeye girmesini istiyoruz. Yerleşim birimlerine yakın olmamasını istiyoruz. Nehirlerimize yakın olmamasını istiyoruz. Toprağımızı, havamızı, suyumuzu kirletmesin istiyoruz. Bugün Nazilli'ye, Aydın'a gelin, Nazilli'de yeni bir kuyu evlerin dibine açılıyor, daha yeni, haberlere bakarsanız göreceksiniz. Aydın'a gittiğinizde sizi karşılayan o yasemin, limon çiçeği, portakal çiçeği kokuları yerine, şimdi çürük yumurta kokularıyla karşılaşacaksınız. Bunu da Aydınlılara yapamazsınız diyorum yani bu kadarına herhâlde artık yüreğiniz yetmez.