Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü ile Sürücü'nün avukatı Gülru Bektaş Yıldırım ve Aydın Barosu, Büyük Menderes Nehri'nde geçtiğimiz yıl yaşanan toplu balık ölümlerinin nedeninin araştırılması için Söke Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. Basında çıkan haberleri de ihbar kabul eden Başsavcılık, Aydın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile Söke Jandarma Komutanlığı'ndan balık ölümlerinin nedeninin araştırılmasını istedi. Müdürlük ve Jandarma, yaptıkları araştırmalar sonunda hazırladıkları raporu Söke Cumhuriyet Başsavcılığı'na sundu. Başsavcılık da gelen rapor doğrultusunda 'toplu balık ölümlerinin herhangi bir kişi veya iş yerinden kaynaklanan kirlilikten değil ani oksijen düşmesinden kaynaklandığını' bildirerek, 2 Ocak günü takipsizlik kararı verdi.
'DIŞARIDAN HERHANGİ BİR MÜDAHALE YOK'
Başsavcılık tarafından taraflara tebliğ edilen kararda, "Balık ölümlerinin tahliye kanalında yosunlaşma, aşırı bitki gelişimi, sıcaklık artışı, sulamadan dönen zirai ilaç ve gübrelerin su sirkülasyonu olmaması, tahliye kanalında bileşen diğer kanallardan gelen suların tolere edilebilecek düzeyin üstünde kirliliğe sahip olması gibi çeşitli nedenlerle çözünmüş oksijen miktarının düşmüş olabileceği kanaatine varıldığı" yönünde rapor hazırlandığı bildirilerek, "Alınan raporlar ve dinlenen tanık beyanlarına göre balık ölümlerine dışarıdan herhangi bir müdahalenin veya kirliliğin sebep olmadığı, gece vakti yaşanan ani oksijen miktarındaki düşüşlerin sebep olduğu için kovuşturmaya yer yoktur" denildi.
'MENDERES'TE SADECE BALIKLAR DEĞİL, EKOSİSTEM KAYBEDİLİYOR'
EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, takipsizlik kararının kendilerine ulaştığını bildirerek, Büyük Menderes Nehri'ninTürkiye'nin en kirli nehirlerinden biri haline geldiğini, en büyük sıkıntıyı da Bafa Gölü ve Büyük Menderes Deltası'nın çektiğini söyledi. Afyonkarahisar'ın Dinar ilçesindeki Suçıkan'dan başlayıp, 584 kilometre boyunca kıvrıla kıvrıla akarak gelen nehire, Büyük Menderes Deltası'na kadar olan bölgedeki endüstriyel tesislerin arıtmasız atıklarının, evsel atıklarla birlikte verildiğini anlatan Sürücü, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle son yıllarda Aydın bölgesinde yeni açılan jeotermal santrallerin gittikçe artması ve akışkanların dereler vasıtasıyla dolaylı olarak Büyük Menderes Nehri'ne gönderilmesi ve aynı zamanda Yukarı Havza'dan gelen kirli atık sularla birlikte, Söke bölgesinde yeni açılan birçok sanayi kuruluşunun atıkları da nehrin kirliliğini artırmakta ve hemen her yıl bu tür balık ölümleri yaşanmakta. Biyolojik çeşitlilik açısından Türkiye'nin en zengin alanlarından biri olan Büyük Menderes Deltası'nda sadece balıklar değil, bir ekosistem içerisinde birçok canlı kaybedilmekte. Bunların hangilerini kaybetmişiz, araştırılması gerekir. Sulak alanları bir zincir olarak, bir bütün olarak görürsek, zincirin halkalarından hangileri eksilmiş, ekosistem içinde nasıl bir etki yaratmış bilebiliriz. Bunu görmemiz lazım. Menderes gibi çok önemli su havzasına, sanayi kuruluşları yapılmasına izin verilirken, mevcut tesislerde gerekli denetimler yapılıyor mu? Kirleten işletmelere gerekli yaptırımlar uygulanıyor mu? Tüm bunların sorgulanması lazım. Bugün Büyük Menderes'te, tahliye kanallarında, Büyük Menderes'i besleyen kollarda kirliliğin izlerini görsel olarak bile görebilmek mümkün. Sulak Alan Komisyonu, bu konuda daha da işlevsel hale getirilerek, özellikle kirletici unsurlara karşı gerekli araştırmaları yapmalı ve yaptırım uygulamaları için ilgili kurumları uyarmalıdır."