Oruç Tutarken Zinde Kalmak İçin İpuçları
Beslenme Danışmanı Dr. Diyetisyen Yonca Sevim, Ramazan ayında 18 saat aç ve susuz kalınacağını belirterek, "İftar ve sahur mutlaka yapılmalı, uygun menüler hazırlanarak su tüketiminin doğru planlanmas...
Beslenme Danışmanı Dr. Diyetisyen Yonca Sevim, Ramazan ayında 18 saat aç ve susuz kalınacağını belirterek, "İftar ve sahur mutlaka yapılmalı, uygun menüler hazırlanarak su tüketiminin doğru planlanması gerekiyor" dedi.
Sevim, yaptığı açıklamada İftar sofrası hazırlarken yapılan en büyük hatanın çok çeşitli yemeklerin hazırlanması olduğunu ifade ederek, "Sofradaki çeşitliliğin 30 gün sürmesi, vücudun yağ kazancını artıran en büyük etkendir. 18 saatlik açlığın üzerine yüksek yağlı ve basit karbonhidratlı gıdalar tüketildiğinde, vücut alınan her fazla kaloriyi yağ olarak depolayacaktır. Oruç, 1 bardak çok soğuk olmayan su veya 1 adet hurma ile açılmalıdır. Orucu açtıktan sonra öncelikle peynir çeşitleri, domates, salatalık, yoğurt gibi tuzlu ve aşırı yağlı olmayan kahvaltılıklar; esmer, tam buğday ekmeği ya da pide; kuru baklagiller veya yoğurtlu çorbalar gibi iftariyelik denilen hafif gıdalar tüketilmelidir. İftariyelikleri yedikten en az 15 dakika sonra ana yemeğe geçilmelidir. Böylece tüm gün aç kalan ve asit üreten mide, yavaşça sindirime başlayacak; hazımsızlık problemleri önlenecek, kan şekeri de birden yükselmeyecektir" diye konuştu.
Sevim, pilav ve böreğin aynı menüde olmaması gerektiğine dikkat çekerek şunları kaydetti:
"İftarda ana yemeğin her zamanki akşam yemeğinden farklı olmasına gerek yoktur. Etli sebze yemekleri, yoğurtlu sebzeler veya cacık, 1 veya 2 dilim tam buğday ekmeği yanında bol yeşillikli salata ile tüketilebilir. Pilav, makarna ve börek gibi alternatifler her akşam tüketilmemeli, haftanın belirli günlerinde yalnızca bir tanesi olacak şekilde menüler planlanmalıdır. Pilav ve börek aynı sofrada yer almamalıdır. Karbonhidrat, nişastalı gıdaların olduğu öğünlerde ekmek tüketimi sınırlandırılmalı veya kaldırılmalıdır. Oruç süresince yavaş yemek ve lokmaları iyi çiğnemek de çok önemlidir."
Ramazan’da haftada 2 kez tatlı tüketilmesi gerektiğine işaret eden Sevim, "İftara doğru kan şekeri daha fazla düşeceği için bedenin tatlı ihtiyacı artacaktır. Ramazanda haftada en fazla 2 kez tatlı tüketilebilir. Bu tatlıların sütlü tatlılar olmasına özen gösterilmelidir. Elmalı sütlaç, muzlu güllaç, meyveli sütlü milkshake ve smoothi gibi şeker yerine meyve kullanılan tatlılar tercih edilmelidir" dedi.
İftardan sonra her yarım saatte 1 bardak su içilmesi gerektiğinin altını çizen Sevim şöyle devam etti:
"Havaların sıcak olması, susuzlukla mücadeleyi zorlaştırmaktadır. İftarda mide bir sürahi su ile genişletilmemelidir. Ayrıca yenilen yemeklerle de mide hacmi gereksiz olarak büyütülecektir. Sabırlı olunmalı, iftar boyunca sadece 2 bardak su tüketilmelidir. Günlük 2-3 litre su ihtiyacı ise oruç tutulmayan saatler arasında eşit olarak dağıtılmalıdır. Her yarım saatte bir bardak su içilmelidir. Gün boyunca gerek fiziksel aktivite gerek terle sadece su değil, mineral kaybı da gerçekleşir. Her gün bir şişe sade mineralli su, kaybedilen mineralleri yerine koymak için pratik bir çözümdür. Sahurda da su tüketimi önemlidir. Burada dikkat edilmesi gereken yine bir seferde aşırı su tüketilmemesidir. Ayrıca susuzluğu gidermek için asitli içecekler tercih edilmemelidir."
Sevim Ramazan’a özel ara öğün oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, "Ramazanda, açlık saatleri çok uzun, yemek saatleri ise çok kısa olduğu için günlük ihtiyacımız olan gıdaları tüketmek için yeterli zaman olmamaktadır. Saat 22.30-23.00 gibi bir bardak süt, 1 bardak kefir, 1 porsiyon peynirli omlet, 5 adet tuzsuz badem, 2-3 dilim tam buğday ekmeği, söğüş sebze, 1 orta boy şeftali, 1 kase elmalı tarçınlı sütlaç ya da 1 orta boy muz bedenin ihtiyaçlarını yerine koymak için yeterlidir. Sahur, içeriği artırılmış bir kahvaltı gibi düşünülmelidir. Standart kahvaltılıkların yanında bir bardak süt ya da yoğurt ve bir porsiyon meyve özellikle tüketilmelidir. Az tuzlu peynir çeşitleri, yumurta, söğüş sebzeler, ceviz, fındık, yoğurt, şekersiz marmelatlar yenebilir. Tam buğday ekmeği yerine arada sırada yufka ile peynirli tava börekleri de pişirilebilir. Yemek tarzı tüketmek isteyen kişiler ise çorba, etsiz bir sebze yemeği, yoğurt, peynirli salatadan oluşan bir menü planlayabilir" şeklinde konuştu.
Uzun süreli tokluk ve susuzluk hissi veren ürünlerinde tüketilmesi gerektiğine dikkat çeken Sevim şunları söyledi:
"Sahurda şeftali ve yoğurt/kefir tüketimi gün içinde daha az susatacaktır. Tuzlu gıdalar veya yağlı kızartmalar, salamura besinler, şarküteri et grubunun daha çok susattığı unutulmamalıdır. Basit şeker içeren gıdalar, makarna, pirinç, beyaz ekmek, patates gibi sindirimi kolay olan posasız yiyecekler daha çabuk acıkılmasına sebep olurlar. Yağ oranı düşük, kaliteli protein içeren yoğurt, kefir, yumurta, az yağlı az tuzlu peynirler, ceviz, fındık ve badem tok tutar. Sahurda tüketilen yeşillikler ve çiğ sebzeler ise daha uzun süre tokluk ve susuzluk hissi verir."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.