Nöroloji Uzmanı Dr. Yaşar: "Parkinson Sinsi İlerleyen Bir Hastalık"
Parkinson hastalığının, beynin vücut hareketlerini düzenleyen hücrelerde ortaya çıkan yavaş ve sinsi ilerleyen bir hastalık olduğu belirtildi.Denizli Devlet Hastanesi Nöroloji Uzman Dr. Hasan Yaşar, b...
Parkinson hastalığının, beynin vücut hareketlerini düzenleyen hücrelerde ortaya çıkan yavaş ve sinsi ilerleyen bir hastalık olduğu belirtildi.
Denizli Devlet Hastanesi Nöroloji Uzman Dr. Hasan Yaşar, beyindeki hareketleri kontrol eden ve bundan sorumlu olan hücreler bulunduğunu ve bu hücrelerin kimyasal madde salgıladığını belirterek "Bu kimyasal maddelerden biri dopamindir. Dopamin sayesinde beyine gelen bilgiler bir sinir hücresinden diğerine aktarılır. Böylelikle vücut dengesi sağlanmış olur. Fakat bu hücrelerin bir kısmı hasar gördüğünde ya da azaldığında dopamin salgılanamaz. Vücutta azalan dopamin sonucu vücutta titreme, yavaş hareket etme gibi vücudun dengesinin bozulmasıyla ortaya çıkan duruma da parkinson hastalığı denir" dedi.
İLK BELİRTİ TİTREME
Hastalığın, sinsi ve yavaş ilerlemesinden dolayı hastalar tarafından durumun fark edilmediğini ve ilk belirtilerinin el veya vücudun bir bölgesinde titremenin oluşmasıyla başladığını anlatan Uzman Dr. Hasan Yaşar, şunları söyledi:
"Parkinson hastalarında zamanla öne eğik durma ya da yürürken kolunu sallamama görülebilir. Genel olarak hastada titreme görülür. Hastanın vücut hareketlerinde yavaşlama söz konusudur. Yataktan kalkarken, yemek yaparken, yolda yürürken yavaşlama görülebilir. Bunların yanında kişinin yazdığı yazılarda bozulma ve yazıyı küçük yazmaya başlar. Yürürken ayaklarını yere sürüyerek yürür. Depresyon ve sıkıntılı ruh haline sahiptir. Konuşma bozukluğu, kısık sesle ve donuk konuştuğu gözlenir. Terleme, tansiyon düşüklüğü ve yutma zorluğu çeker. Günlük aktivite sırasında görülen heyecan, stres gibi durumlardaki titreme parkinsonun belirtisi değildir."
50 YAŞINDAN SONRA DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR
Parkinsonun 50’li yaşlardan sonra görülme sıklığının arttığından kaydeden Dr. Hasan Yaşar, hastalığın oluşmasında çevresel faktörlerin de ön plana çıktığını ve bu çevresel faktörlerde bağımlılık yapıcı özelliği olan toksik ajanlar, çeşitli böcek ilaçları ve ağır metallere maruz kalan kişilerde riskin daha da arttığını söyledi. Dr.Yaşar, hastalığın tedavisinde amacın beyinde ilerleyici hücre kaybıyla ortaya çıkan dopamin eksikliğini gidermeye yönelik olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Bu amaçla dopamin içeren ilaçlar, beyinde dopamin salınımını artıran ve azalmasını yavaşlatan ilaçlar kullanılır. Hastanın durumunda tedavi ile birlikte azalma olmazsa cerrahi tedavi yapılabilmektedir. Hastaya psikolojik destek vermek tedavide önemli bir noktadır. Aile ile birlikte hekimin bir arada çaba göstermesi hastanın kendisini daha iyi hissetmesini sağlar ve hastanın yaşam standardını artırır."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.