Girişimsel Kardiyolojide Devrim: Eriyen Stentler

Memorial Diyarbakır Hastanesi Kardiyoloji Bölümünde görevli Doç.Dr. Mete Alpaslan, vücutta eriyen stentler hakkında bilgi verdi.

Doç. Dr. Alpaslan, koroner arter hastalığının teşhisi koroner anjiyografi ile konulmakta ve hastadaki bulguların değerlendirilmesinden sonra ilaç tedavisi, stent ya da bypass ile tedavisinin gerçekleştirildiğini söyledi. Doç.Dr. Alpaslan, bu tedavilerin üçünün birbirini tamamlayan yöntemler olduğunu belirterek "Her hastaya uygun tedavi gerekir. Günümüzde stent teknolojisinin gelişmesi ve vücutta eriyen özel stentlerin kullanılması ile hastalar işlem sonrası konforlu bir iyileşme döneminin ardından sağlığına kavuşmaktadır" dedi. Kalbi besleyen damarlara stendin ilk defa yerleştirildiği 1986 yılından bugüne stent teknolojisinin önemli oranda geliştiğini anlatan Alpaslan, şöyle konuştu: "İlk yıllarda yalnızca metal olarak üretilen stentlerin tıkalı kalp damarlarına yerleştirildikten sonra damarın yeniden tıkanma oranı yüzde 30-40 civarındayken, sonraki yıllarda bu oran yüzde 20-30’a düşmüştür. Geliştirilen üzeri ilaç kaplı olan ve halk arasında daha çok yağlı stent olarak bilinen stentler kalp damarlarına yerleştirildiğinde damar yüzeyine ilaç salgılamaktadır. Önceki stentlere göre, ilaçlı stentlerin tıkanma ihtimali de yüzde 10 civarındadır. Ancak hayat kurtaran, birçok avantajı olan üzeri ilaçlı ve normal stentler metal olduğundan kalp damarlarına yerleştirildiği andan itibaren orada kalmaya devam etmekte ve bu da bazı dezavantajları ortaya çıkarmaktadır.”

METAL STENTLER KALP DAMAR ÇAPININ DEĞİŞMESİNE İZİN VERMEZ

Metal stent varlığında bilgisayarlı tomografi gibi bazı görüntüleme tetkiklerinin yorumlanmasının zorlaştığına değinen Doç. Dr. Alpaslan, “Metal stentlerin yerleştirildiği damarlarda stent direkt üzerine bypass yapılamaz. Metal stent tıkandıkları takdirde stent içine sadece bir kez daha stent takılabilir. Eriyen stent, kardiyoloji de bir devrim sayılmaktadır. Çünkü kalp damarlarına yerleştirildiği andan itibaren iki yıl sonra su ve şekere dönüşerek kaybolmakta. Bu da hasta için birçok ayrıcalık sağlamaktadır. Hastanın damar yapısı zarar görmez, hastaya bilgisayarlı tomografi ve MR gibi görüntüleme tetkikleri rahatla yapılabilir, bypass yani açık kalp ameliyatına engel teşkil etmez ve hasta yaşamı boyunca kalp damarlarında metal bir cisim taşımak zorunda kalmaz.”