Somalı Anneler Hem Ağladı Hem De Ağlattı
Türk Eğitim Derneği, Soma’da eşlerini kaybeden kadınların çocuklarına yönelik başlattığı kampanya kapsamında “Soma’da Anne Olmak” konulu panel düzenledi. Duygusal anların yaşandığı panelde, Somalı ann...
Türk Eğitim Derneği, Soma’da eşlerini kaybeden kadınların çocuklarına yönelik başlattığı kampanya kapsamında “Soma’da Anne Olmak” konulu panel düzenledi. Duygusal anların yaşandığı panelde, Somalı annelerin yaptığı konuşmalar nedeniyle izleyenler gözyaşlarına hakim olamadı.
Türk Eğitim Derneği (TED), Soma’da eşlerini kaybeden 2 kadının da katıldığı bir panelde, eşlerini kaybeden kadınların çocuklarına yönelik kampanya başlattı. Denizbank Genel Müdürlüğü Binası’nda düzenlenen panele, TED Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, ünlü sinema oyuncusu Filiz Akın, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhunda Öktem, Soma faciasında eşini kaybeden Ferhat Tokgöz’ün eşi sınıf öğretmeni Hidayet Tokgöz, hayatını kaybeden İsmail Çambel’in eşi Leyla Çambel, özel bir televizyon sunucusu İsmail Küçükkaya, banka çalışanları ve davetliler katıldı.
Panelde ilk olarak Soma faciasının 1. yıldönümüyle ilgili sinevizyon gösterimi yapıldı. Gösterimin ardından bir konuşma yapan TED Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, Türkiye’de herkesin çok duygusal olduğunu belirtti.
Pehlivanoğlu, “Ne zaman televizyonda bir şehit haberi görsek, facia yaşasak tüylerimiz diken diken olur. Hemen oraya koşup müdahale ve mücadele etmek isteriz. Bu duygusallığın yanında bir hastalığımız daha var, hemen unuturuz. Soma’da sorumluları olan çok büyük bir facia yaşandı. Yaşanmaması gereken bir facia yaşadık ve binlerce insan oraya koştu. Üzüntü ile şimdi görüyoruz ki, şimdi geriye kalanlar parmakla sayılacak kadar olanlar” dedi.
Pehlivanoğlu’nun ardından Soma faciasında eşini kaybeden Ferhat Tokgöz’ün eşi sınıf öğretmeni Hidayet Tokgöz bir konuşma yaptı. Tokgöz, “Soma’da anneler sadece bedenen var, ruhen yoklar. Soma’daki anneler artık evlatlarının en sevdiği yemekleri pişirmiyorlar, çünkü pişiremiyorlar. Çünkü yiyecek evlatları yok. Soma’daki anne haykırıyor; ‘keşke evladım yaşasaydı, bana her gün anneler günü olsaydı’ diyor. Soma’daki anneler ve eşler artık dayanması çok zor acılar yaşıyorlar. Bir yandan eşin yokluğu bir yandan da yetiştirmesi gereken evlatlar ve şimdi biz ne yapacağız kaygısıyla, sağlıklı gelişemiyorlar. Çocuklarımıza olduğu kadar annelerimize de eğitim seminerleri verilsin, desteklensin, kaygı içerisinde olmasınlar. Çünkü Soma’daki eşler ve anneler, şu an toplumsal baskı altındalar, ben şu anda bir öğretmeniyim. Ben bu yıl çok garip bir öğretmenler günü hediyesi aldım. Öğrencim bana beni çizmiş, detaya bir baktığımda, gözümde gözyaşı, evet çünkü ağlayan bir öğretmeni var. Ne kadar güçlü görünmeye çalışsak da, tutamıyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Ünlü sinema oyuncusu Filiz Akın ise konuşmasında sanatçıların duyguları çok iyi kullandığına dikkat çekerek, "Nasıl müzisyen kemanını yahut piyanosuyla, aletle kendini ifade ediyorsa, sanatçıların da en çok kullandıkları şey duygularıdır. Onun için zannediyorum, hassasiyetleri en yüksek kesim oluyor. Sanatçı olarak eğer biz seviliyorsak, dikkat ediliyorsak ve rol model oluyorsak, bizim de bu işe bir katkımız olması lazım. O türlü kelimesiyle biraz da vazifeli hissediyoruz. İnsanlar son yaptıklarıyla ölçülüyor. Yani eğer hep geriye bakarsak, işin içinden çıkamayız. Bütün gücümüzü eğer mümkünse tabi sevgilerimizin de yardımıyla güçlenerek, geriye hiç bakmadan geleceğe bakmalıyız" şeklinde konuştu.
Soma’daki maden faciasında hayatını kaybeden İsmail Çambel’in eşi Leyla Çambel ise, “Soma’da anne olmak benim için çok zor bir şey. Hem anneyim hem de babayım. Ben artık kendim için hiçbir şey düşünmüyorum, 3 tane çocuğum var sadece onları düşünüyorum. Benim eşim sadece çocukları okusun diye çalışıyordu. Zaten emekli olmuştu, ne işi vardı yeraltında? Ben yaşadım ama kimse yaşamasın. Çünkü bu çok zor bir şey. Eşim yaşarken de öldükten sonra da iyi muamele görmedi. Ben yaşarken onun bir yerde ölüsünü buldum. Nereye gönderdim nerede buldum. Keşke o gün uyuyakalsaydım da onu işe göndermeseydim. Bazen kaderim diyorum ama kader değil belki de. Benim annelik çok zor bir şey sadece benim hayalim düşüncem çocuklarım unutmasınlar, çocuklarına sahip çıksınlar” ifadelerini kullandı.
Madenle ilgili bir şey görmek istemediğini söyleyen Çambel, “Benim eşimi maden değil, sorumlular öldürdü. Ben eşimin ölümüne üzülmüyorum ölüm her yerde var. Ben sebep olanlar, bile bile bu katliamı yapanlar bu ve öbürkü dünyada yaptıklarının cezasını çeksinler. Ne hak ediyorlarsa onu alsınlar. Ben maden sayesinde ekmek yedim, maden sayesinde çocuğumu okuttum. Sorumlu olanlar ne kömüre ne de paraya doydular. 301 tane can aldılar, inşallah bundan sonra doyarlar ki, bir daha olmasın. Adaletin yerine ulaşmasını bekliyorum. Ben 2 gün mahkemeye katıldım bir daha da katılmadım. Çünkü patronun oğlu orada dedi ki; ‘benim bir gelirim yok ben mağdurum’ dedi. Onun bir geliri yokmuş. Benim gelirim nedir? O 301 kişiyi geri getirebilirse, biz 301 kişi aldığımız maaşları ona verelim. Keşke onu söylemeseydi, o da böyle olmasını istemezdi. Ancak oraya çıkıp gözümüzün içerisine bakarak, benim gelirim yok yerine keşke ’bu olay olmasaydı, ben de üzgünüm, bu aileyi ben de anlıyorum’ deseydi. Benim en zoruma giden ise, eşim için bağlayan ölüm parası 350 lirayı elime aldığımda ölüyorum, kahroluyorum. Paranın miktarından değil, paraya baktığımda; ‘senin bedenin bu mu?’ diyorum. Bir adamın bedeli 350 lira mıdır? Benim yaşadığımı kimse bilmez. Benim eşim ayakkabısını hiç eskitmezdi. Çünkü ayakkabı değil çizme giyerdi. Sabah madene gidiyordu akşam gelip yatıyordu. Çünkü bir yere gidemiyordu. Senede sadece 1 ayakkabı eskitebiliyordu. Kendine bile bir şey harcayamıyordu. İşte ben onlara çok üzülüyorum” diye konuştu.
Çambel konuşmasını yaptığı esnada izleyenler ve kendisini gözyaşlarına hakim olamadı.
Çambel’in konuşmasının ardından sunucu İsmail Küçükaya, Ferhat Tokgöz’ün madende kullandığı bareti başına geçirdi. Ardından bareti başına alan Tokgöz’ün eşi Hidayet Tokgöz, eşine yazdığı “Ferhat-ı Aşk” adlı şiirini okudu. Tokgöz’ün şiiri okuduğu esnada salon tekrardan gözyaşlarına boğuldu.
Konuşmaların ardından Tokgöz, Filiz Akın’a Soma’dan getirdiği bir hediyeyi verdi. Tüm bu olaylar yaşandığı esnada Tokgöz’ün oğlu Selim ise sahnede oyun oynadı. Daha sonra minik Selim Prof. Dr. Öktem’e Soma’dan getirilen diğer bir hediyeyi verdi.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.