Şampiyon Yetiştiren Anneler
İzmir’de Türkiye’nin en başarılı milli sporcularını yetiştiren üç anne, evlatları başarıdan başarıya koşarken yeri gelince masör, yeri gelince aşçı, yeri gelince menajer ve yeri gelince de psikolog ol...
İzmir’de Türkiye’nin en başarılı milli sporcularını yetiştiren üç anne, evlatları başarıdan başarıya koşarken yeri gelince masör, yeri gelince aşçı, yeri gelince menajer ve yeri gelince de psikolog oluyor. Başarılı sporcular, “Annem olmadan asla başaramazdım” diyor.
Genç bayanlarda iki yıl üst üste Dünya Şampiyonluğu kazanan, dört Türkiye Şampiyonluğu bulunan ve Profesyonel Rüzgar Sörfü Birliği (PWA) Dünya Kupası’nın Kore’deki ilk ayağında Büyükler Kategorisi’nde üçüncülük elde eden rüzgar sörfçüsü Fulya Ünlü (19), Türkiye ve Balkan Şampiyonu Tiriatlet Ece Bakıcı (22) ve triatlon alanında Türkiye’nin en başarılı iki sporcusu olan Balkan Şampiyonu ve Avrupa İkincisi İpek Öztosun’un (20), başarılarını fedakar annelerine borçlu. Türkiye’yi gururlandıran başarılarının ardında her anlarında yanlarında olan annelerinin büyük fedakarlığının yattığını belirten İzmirli gençler, “Annem olmadan asla başaramazdım” diyor.
“ELİNDE MEYVELERLE PEŞİMDEN KOŞUYOR”
Dokuz yıldır ailesinin bir an olsun yanından ayrılmadığını ve desteklerini hep hissettiğini belirten Yaşar Üniversitesi Uluslararası Lojistik Bölümü Öğrencisi Fulya Ünlü, “Biz bir ekip gibiyiz. Babam malzemelerimle ve yarışlarla ilgilenirken annem de benim uyku düzenimle, yediklerimle sürekli ilgilenir. Nereye gidersek gidelim, antrenman arasında, yarışlarda mutlaka yanında bir sepeti vardır. Elinde meyvelerle peşimden koşar, ne zaman boş bir anımı yakalasa bana bir şeyler yedirmeye çalışır. Başarımdaki payın yüzde 99’u onlara ait” dedi.
“KIZIMIN BAŞARISI BENİM EN BÜYÜK GURURUM”
Fulya’nın annesi ev hanımı Cemile Ünlü (48), bir dünya şampiyonunun annesi olmanın gurur verici olduğunu söyledi. Cemile Ünlü, “Her şey Alaçatı’da yazlık almamızla başladı. Ağabeyi, yazıldığı kursa gitmeyince para yanmasın diye Fulya gitmek istedi. Başlarda çok korktum, iyi yüzme bilmiyordu, ya düşerse, bir yerine bir şey olursa diye yüreğim hep ağzıma geliyordu. Önce yalnızca yazları Alaçatı’daydık, sonra baktık ki şampiyon oluyor, kışın da antrenman yapması lazım. Bütün düzenimizi kızıma göre ayarladık. Bir gün olsun eşim ve ben Fulya’yı yalnız bırakmadık. O denizde çalışırken biz kenarda onu hep izledik. Artık profesyonel ama hala kızıma bir şey olursa diye korkuyorum ve gözüm sürekli üzerinde. Babası malzemeleriyle ilgilenirken ben de iyi beslensin, morali yerinde olsun diye sevdiği yiyecekleri, yemesi gereken meyveleri nereye giderse yanımda taşıyorum” diye konuştu.
“AKITTIĞIM HER DAMLA TERDE BÜYÜK EMEĞİ VAR”
15 yaşında yüzme alanında, 18 yaşında ise triatlon alanında milli sporcu seçildiğini anlatan Yaşar Üniversitesi İşletme Bölümü öğrencisi Ece Bakıcı da akıttığı her damla terde annesinin çok büyük bir emeği olduğunu söyledi. Sakatlık dönemlerinde sporu bırakma noktasına geldiğini ancak annesinin büyük desteği ile her geçen sene daha da güçlendiğini belirten Bakıcı şöyle konuştu:
“Benim en büyük motivasyon kaynağım annem. Annem destek olmasa hiçbir şeye yetişemezdim. O benim her şeyim. Ancak zorlu antrenmanlarda kimi zaman heyecanlanabiliyor. Hatta çok hızlı koşma diye sesleniyor. O zaman anlıyorum ki annem her şeyim olabilir, bir tek antrenörüm olamaz.”
“BAKÜ’DE KIZIMIN YANINDA OLACAĞIM”
Ev hanımı İlknur Bakıcı (45), 10 yaşından bu yana sporla ilgilenen kızı Ece Bakıcı’nın her zaman yanında olduğunu anlattı. Bakıcı, “Yıllarca antrenmanlarına birlikte gittik. Kızımın sporcu olması konusunda hiçbir zaman hırsım olmadı ancak hep desteğim oldu. Kızım yıllardır spor yapıyor ve yurt içinde yer aldığı yarışmalara hemen hemen katılıyorum. Ancak hala daha yarışmalarda acaba kızım çok yoruluyor mudur endişesi yaşıyorum. Şimdi sırada 14 Haziran Bakü’de düzenlenecek Avrupa Oyunları Olimpiyatları var. Bu yarışmada da kızımın yanında olacağım” dedi.
“BENİM DEĞİL ANNEMİN BAŞARISI”
Yaşar Üniversitesi Matematik Bölümü öğrencisi İpek Öztosun da başarısının esas sahibinin annesi olduğunu söyledi. Genç sporcu, “Lise son sınıf öğrencisiyken üniversiteyi kazanamam endişesiyle sporu bırakmam istedim. Annem bunun üstesinden gelebileceğimi söyleyerek benimle birlikte mücadele etti. Antrenman bitişlerinde sırf ben hasta olmayayım diye saçlarımı bile kuruttu. Dershane çıkışlarımda beni bekleyip, antrenmanlara kendisi götürdü. O benim kahramanım” diyerek duygularını paylaştı.
“EVDE ÖNCELİK ONUN”
Öğrencilik yıllarında jimnastik yaptığını bu nedenle kızı İpek Öztosun’un da bir spor dalıyla ilgilenmesini her zaman istediğini belirten muhasebeci Nefise Öztosun (54), “Kızımın her zaman yanında olduğumu hissetmesini istiyorum. O, yarışmalarda çok büyük bir derece alsa bile benim ilk işim, düşüp düşmediği veya bir yerini sakatlayıp sakatlamadığını sormak oluyor. Evde ise önceliği kızımıza veriyoruz. Onun isteklerini elimizden geldiğince karşılamaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.