Tobb 71. Genel Kurulu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu’nun konuşmasını hatırlatarak, "Az önce Sayın Başbakan konuştu, ’Siz ne söylüyorsunuz?’. İyi söyleyeceğiz de burada olsaydın da dinleseydin ama...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu’nun konuşmasını hatırlatarak, "Az önce Sayın Başbakan konuştu, ’Siz ne söylüyorsunuz?’. İyi söyleyeceğiz de burada olsaydın da dinleseydin ama burada değilsin. Söz; Sayın Başbakan’a seçim bildirgemizi göndereceğim orada yer alıyor ne dediğimiz" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde (TOBB) düzenlenen 71. Genel Kurul’da yaptığı konuşmada, "Az önce Sayın Başbakan konuştu, ’Siz ne söylüyorsunuz?’. İyi söyleyeceğiz de burada olsaydın da dinleseydin ama söz Sayın Başbakana seçim bildirgemizi göndereceğim, orada yer alıyor ne dediğimiz" diyerek Başbakan Davutoğlu’nun konuşmasını yaptıktan sonra salondan ayrıldığına işaret etti.
"Benim ülkemin Cumhurbaşkanı, Başbakanım başka ülkelerin yöneticileri tarafından yalanlanmamalı" diyen Kılıçdaroğlu, "O makamlarda oturan kişiler, dünya konjonktürünü bilmek, dikkatli konuşmak durumundadırlar. Türkiye’de konuşabilirsiniz ama saygınlığı olan bir ülkenin Cumhurbaşkanı yalanlanmamalı. Yalanlanıyorsa bu toplumun onurunu incitir. Dış politika milli olmak zorundadır. Dış politika milli olmaktan çıkıyorsa o zaman sorun çıkar. Nitekim bugün Suriye’de Irak, Libya’da yaşadığımız tablo budur. Bu konuların hiçbirisinde ne parlamentoya ne muhalefet partilerine hiçbir bilgi verilmemiştir" şeklinde konuştu.
"MAKUL ŞÜPHE KİME GÖRE MAKUL ŞÜPHE?"
"Makul şüphe kime göre makul şüphe?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Demokrasilerde bunun yeri yoktur. Demokrasilerde can ve mal güvenliği çok ama çok önemlidir. Can ve mal güvenliğinin olmadığı yerde siz yabancı sermaye bekleyemezsiniz. Sağlıklı gelişmeyi bekleyemezsiniz. Türk tipi başkanlık oluşturmaya çalışıyorlar. Ne demek, her şey bir kişiye bağlı olacak. O zaman kuvvetler ayrılığına hiç gerek yok. Zaten düşünün, Başkanlık isteyen kişi de yargı ve yasama benim için ayak bağıdır demişti. Böyle bir tabloyu ben içime sindiremiyorum. Ne yapacağız, evrensel hukuku yakalamak, evrensel standartları yakalamak için ne yapmamız lazım. Gerçek bir demokrasi, milli iradeye saygı gösteriyorsak yüzde 10 seçim barajını kaldıracağız. İki milletvekili listelerinin kapalı kapılar ardında yazıldığı siyasi partiler yasasını değiştireceğiz. Üç, yasadışı medya havuzunu oluşturmayacağız. Medyası özgür olmayan bir ülkede gerçek demokrasi olmaz. Medya halkın gözü, kulağı ve sesi olmak durumundadır" ifadelerine yer verdi.
"DEMOKRASİNİN KÜLTÜR OLARAK İÇSELLEŞTİRİLMESİ LAZIM"
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerinden alıntılar yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Savaş meydanlarda kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça gerçek bağımsızlığa ulaşamayız diyor Gazi Mustafa Kemal. Demokrasiyi 4 yılda sandığa giderek oy atmak sanıyoruz. Demokrasinin derinleşmesi, kökleşmesi, kültür olarak içselleştirilmesi gerekiyor. Devletin kurumlarına sıcak siyasetin müdahale edemediği alanların genişletilmesi. Eğer Merkez Bankası varsa Merkez Bankası’nın yasaları var ve görevleri kanunla tanımlanmışsa sıcak siyaset Merkez Bankası’na müdahale edemez. Diyelim ki bir başka kurum, Kamu İhale Kurumu, siz eğer müdahale edip şu ihaleyi yandaşıma verip diye müdahale ederseniz orada demokrasi yoktur" diye konuştu.
"BİZDE HİBRİT DEMOKRASİ VAR"
Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına değinen Kılıçdaroğlu, "Allah aşkına yargıyı bu hale kim getirdi. Biliyorum CHP diyecekler ama CHP iktidarda değildi. Beni yargılayacak hakimin ben siyasal kimliğini öğrenmek durumunda değilim. Ondan adalet bekliyorum ama siz ona siyasal kimlik verdiniz. Ama siz şimdi dönüyorsunuz yargı neden bu halde. Ben 13 yıldır soruyorum. Sayın Hisarcıklıoğlu, kalkınmış ve güçlü insanları mutlu ve huzurlu bir Türkiye istiyoruz’ dedi. Gerçekten, sabahları gazeteleri biraz bükerek mi alıyorsunuz? Ne olacak bu memleketin hali diye düşünüyor musunuz? Neden kaygının egemen olduğu bir toplum haline dönüştük? Bunun nedeni demokrasi, özgürlük eksikliğidir. Bizde hibrit demokrasi var, bizim insanımız neden birinci sınıf demokrasiye layık olmasın?" diye sordu.
Türkiye’de birinci sınıf demokrasi için ne gerekiyorsa yapacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Biz Müslüman bir ülke olarak, uygar dünyanın bir parçası, özgürlük alanlarını genişleterek böyle bir Türkiye istiyoruz. Nasıl bir Türkiye istiyorsunuz? Evet, biz böyle bir Türkiye istiyoruz. Zenginleşen bir Türkiye istiyoruz. Bu tablo bizi nereye götürdü? Bu tablo bizi orta gelir tuzağına götürür. Orta teknoloji tuzağı" ifadelerini kullandı.
"Bu kadar anayasayı savunanlar gerçekten insan haklarına saygılılar mı?" diye soran Kılıçdaroğlu, ’Türkiye’de basın hür diyenler el kaldırabilir mi’ diyerek salondaki konuklardan el kaldırmalarını istedi. Kılıçdaroğlu, salondaki hiç kimsenin el kaldırmadığını belirtti. Demokrasiyi yücelteceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, YÖK’ü kaldıracaklarını, üniversiteleri bilimsel, mali açıdan özerk kılacaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Siz hiç bir işvereni bitiren bürokratın cezalandırıldığını duydunuz mu? Olamaz öyle bir şey. Çünkü talimat siyasi otoriteden geliyor" dedi.
MHP GRUP BAŞKANVEKİLİ OKTAY VURAL
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da yaptığı konuşmada, yarın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin seçim beyannamesini açıklayacağını belirterek, "Sayın Başbakan yeni bir anayasa taahhüdümüzdür’ dedi. Yeni anayasa ile ilgili sözler ne kadar zamandır veriliyor? Yeni anayasada bir arpa boyu yol alınamadı. Yeni anayasa 7 Haziran seçimlerinde olacak diyor. Sayın Başbakan yeni anayasa ile birlikte eski söylemleri tekrar ediyor" dedi.
"Bizim için Türkiye Çanakkale’de yüzüncü yılını kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti’dir, başka Türkiye’de yoktur" diyen Vural, "Aynı ruh ve heyecan diyorsak işte o zaman yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran heyecana sahip olmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Yargının siyasallaştığını savunan Vural, "Geleceği ne ile yoğrulacağız. Bir Türkiye düşünün ki bir millet kimliğini tartışıyorsa, ekonomide belirsizlikler varsa, bu belirsizliklerin açıkçası 7 Haziran seçimlerinde de devam edeceğini gördüğünüz zaman bu belirsizliklerin kaldırılması gerekmiyor mu? Başkanlık mı olacak bilmiyoruz. Maalesef bizi biz yapan aynı ruhu oluşturan bu değerler 13 yıl boyunca maalesef tüketilmiş boyuttadır. Keyfi bürokratın keyfi davranışı. Bürokrasiye dokunulmazlık zırhı veren kim?" diye sordu.
2023 hedeflerinin daha önce açıklandığını belirten Vural, "Aynı tas aynı hamam. Bu kalkınmayla bu hedeflere ulaşamazsın. Yeni bir ekonomi modeline ihtiyaç var. Türkiye’nin yeni bir büyüme stratejisine ihtiyacı var. Kayıtdışı istihdamı dikkate aldığınızda bütün bunlarla ilgili hangi yapısal reformlar yapıldı? Aslında işin özü şu, 7 Haziran seçimlerinde hep beraber oy kullanılacak, irade beyanında bulunulacak. Bu ruhunuzun kaynakları nereye gidiyor? Milletimiz nereye gidiyor? Adalet sistemimiz nereye gidiyor diye kendinize soru sormanızı istirham ediyorum. Onun için, 7 Haziran seçimleri önemlidir. Bu belirsizliklerle Türkiye bir yere varılmaz. Temelleri yok edilmiş bir devlet. Biz diyoruz ki rayından çıkartılan demokrasiyi, milli kimliğe sahip çıkarak geleceğe umutla bakacağımız hep beraber oluşturmamız lazım. Yeni bir heyecan gerekiyor" dedi.
Vural, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gönül isterdi ki Sayın Başbakan çözüm meselesini TOBB Genel Kurulu’na aktarsaydı da milletimiz çözümün ne olduğunu öğrenseydi. Tavrımız gayet açık ve nettir. Herkesin anadiline saygı duyuyoruz. MHP olarak entegrasyondan yanayız. Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır diyenlerdeniz. Partinin devleti olmaz, devlet herkesin devleti olmalıdır."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.