Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci:
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, kurdaki dalgalanmaların dünyada bilinçli yapıldığını belirterek, “Kur savaşları varken Türkiye olarak olması gereken şey sağlam durmak. Bilinçli ve şuurlu durmak ve bu d...
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, kurdaki dalgalanmaların dünyada bilinçli yapıldığını belirterek, “Kur savaşları varken Türkiye olarak olması gereken şey sağlam durmak. Bilinçli ve şuurlu durmak ve bu dalgaya kapılmamaktır. Onun için de kur şu olmalı bu olmalı, bununla ilgili buralar sanki en uygun rakamlar ve en uygun yerler. Ancak ekonomiyi ve ihracatçıyı rahatsız eden şey aşırı dalgalanmadır” dedi.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), Gençlik ve Spor Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin stratejik ortaklığıyla Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Genç Türkiye Zirvesi’nin ikinci oturumuna katıldı. Zeybekci, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin cari açık noktasında büyük yol kat ettiğini belirterek, “Türkiye Ekonomik anlamda birçok Avrupa Birliği ülkesinden çok daha iyi durumdadır. Cari açıkta Türkiye en çok eleştirildiği alanda 2014 yılında cari açığını yüzde 30 oranında iyileştirmeyi başardı. Dünyada ithalat ve ticaret düşerken bunu başardı. 2015 yılının Ocak ayında bir önceki 2014 yılının Ocak ayına göre yüzde 60 oranında iyileştirmeyi başardı ve şuan itibariyle 2015 yılında Türkiye artık cari acık problemini yok sınıfına koydu” dedi.
BAKAN ZEYBEKÇİ AŞIRI DEĞERLİ TL’NİN ZARARLARINDAN BAHSETTİ
Aşırı değerli Türk Lirası’nın getirebileceği zararlardan bahseden Bakan Zeybekci, “Ekonomik bir üretime ve değere dayanmıyorsa aşırı değerli bir TL ne demektir biliyor musunuz? Sizin sağlığınız yerinde değildir demektir. Türk Lirası’na aşırı talep vardır demektir. Çünkü Türk Lirası olarak siz dünyaya çok fazla gelir veriyorsunuz demektir. Aşırı değerli TL sizi ikinci bir sıkıntıya getirir. Türkiye’de sanayinin ve üretimin belini kıran en önemli unsurlardan biridir aşırı değerli TL. Kimse üretim yapmak istemez çünkü ithalat çok kolay hale gelir. Yaşandı bunlar Türkiye’deki birçok sektör, fabrika üretimi bırakarak ithalat yaparak getirdiği ürünleri kendi markasının üzerine bastırarak Türkiye’de satmaya başladı. Türkiye ithalat cenneti haline gelir, Türkiye’deki turistler Bodrum’a, Marmaris’e, Antalya’ya gitmek yerine Yunan adalarına veya başka yerlere gitmeye başlar” şeklinde konuştu.
“BURALAR SANKİ EN UYGUN RAKAMLAR VE EN UYGUN YERLER”
Bir öğrencinin, “Değerli TL’nin olumsuzluklarından bahsettiniz. Peki, Türkiye ekonomisi için 1 liranın karşılığında dolar kuru sizce ne olmalıdır?” sorusuna Bakan Zeybekci, “Elinizdeki döviz stoklarıyla buna müdahale etmeye çalışıyorsunuz dalgalanma dünyada. Dünyada bilinçli bir şekilde yapılan bir hareket. Bir nebze belki birilerinin söylediği gibi kur savaşları varken Türkiye olarak olması gereken şey sağlam durmak. Bilinçli ve şuurlu durmak ve bu dalgaya kapılmamaktır. Onun için de kur şu olmalı bu olmalı, bununla ilgili buralar sanki en uygun rakamlar ve en uygun yerler. Ancak ekonomiyi ve ihracatçıyı rahatsız eden şey aşırı dalgalanmadır” karşılığını verdi.
“O ŞARTLARI TAMAMLADIKTAN SONRA AB’YE GİRSEM NE OLUR GİRMESEM NE OLUR”
Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Bakan Zeybekci, “Türkiye’nin AB’ye üye olması çok önemli. Bundan daha önemli olan Türkiye’nin AB tam üyelik sürecini yerine getirmesi, o şartları tamamlamasıdır. Türkiye bu şartları tamamladığı zaman AB’ye tam üye olup olmaması bizim için o kadar önemli değil. Ben o şartları tamamladıktan sonra AB’ye girsem ne olur girmesem ne olur. Orada asıl önemli olan fiziksel hedeften ziyade stratejik hedef AB tam üyeliği standartlarını tutturmak” diye konuştu.
“İLK DEFA BURADA SÖYLÜYORUM, TÜRKİYE’DE BAZI ŞEYLERİ YANLIŞ YAPIYORUZ”
Eğitim konusuna da değinen Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, şunları kaydetti:
“Bu ülke memur sayısı itibariyle tam üç milyon kamu çalışanı var. İlk defa burada söylüyorum Türkiye’de bazı şeyleri yanlış yapıyoruz. Devlet olarak yanlış yapıyoruz, hükümet olarak yanlış yapıyoruz demek haksızlık olur. Türkiye’de atanamayan öğretmen problemi yoktur, Türkiye’de öğretmen bulamayan öğrenci problemim vardır. Batının en popüler illerinde en kenardaki ilçemde hala 3-4 sınıfa tek odada tek öğretmen ders verirken aynı ilin şehir merkezinde yaklaşık olarak yüzde 20-25 öğretmenim boş oturuyor. Anayasa’da çok net bir şekilde tarif edilen eğitimde fırsat eşitliği, yani benim o köydeki çocuğuma devlet olarak ona eğitimde fırsat eşitliği sağlayamıyorsam eğer devletliğim tartışılı hale gelir. Bu mudur hak, o çocuğun hakkı mıdır öncelikli olan yoksa -bu da kutsaldır ama- evli iki öğretmeni buluşturmak mı? Devlet olarak benim birinci sorumluluğum o çocukları Türkiye’nin neresinde olursa olsun hak ettiği öğretmenle buluşturmak olmalıdır” diye konuştu.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.