Aşut: “En Önemli Tehlike Genç İşsizlik”
MTSO Başkanı Şerafettin Aşut, Türkiye’nin önündeki en önemli tehlikenin ‘genç işsizlik’ olduğunu, ülkedeki gençlerin ise memur olma yarışına girdiklerini söyledi. Aşut, dünyanın, ICT-Bilgi İletişim Te...
MTSO Başkanı Şerafettin Aşut, Türkiye’nin önündeki en önemli tehlikenin ‘genç işsizlik’ olduğunu, ülkedeki gençlerin ise memur olma yarışına girdiklerini söyledi. Aşut, dünyanın, ICT-Bilgi İletişim Teknolojileri ile girişimcilikte uçtuğu bir çağda, yüz binlerce gencimizin memur olma yarışına girdiğini belirterek "Bir KPSS çılgınlığı almış başını gidiyor. Bizim daha çok memura değil, fikirlerini ürüne dönüştürecek girişimci beyinlere ihtiyacımız var” dedi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Aşut, MTSO Haber gazetesinde yer alan köşe yazısında, genç işsizlik tehlikesine ve hala çok düşük olan kadınların iş gücüne katılım oranına dikkat çekerek, bazı uyarı ve önerilerde bulundu. Türkiye’de, genç işsiz oranının geçen yıla göre artış gösterdiğine dikkat çeken Aşut, 2015’in Ocak ayında Türkiye’de toplam işsizliğin yüzde 11,3, tarım dışı işsizliğin yüzde 13,4 olarak gerçekleştiğini anımsatarak, “Nüfusunun yarısı 30 yaş altı olan bir ülke için en önemli tehlike olarak gördüğümüz ‘genç nüfus işsizliği’, geçen yılın aynı dönemine göre artarak yüzde 20 oranında gerçekleşti. Ocak 2015’te 15 yaş ve üzeri bireylerde iş gücüne dahil olmayan kadınların sayısı 2014 yılının aynı dönemine göre azalarak 20 milyon 389 bin olarak gerçekleşirken, iş gücüne dahil olmayan erkeklerin sayısı 8 milyon 372 bin olarak gerçekleşti. Toplam iş gücüne dahil olmayanlar ise bir önceki yılın aynı dönemine göre azalarak 28 milyon 761 bin kişiye geriledi. Tarım istihdamı 4 milyon 842 bin, tarım dışı istihdam 20 milyon 612 bin kişi olarak gerçekleşti” dedi.
“KADINLARIN GÜCÜNÜ KULLANMAYAN BİR ÜLKEYİZ”
Türkiye’de hâla kadınların iş gücüne katılım oranının çok düşük olduğunu dile getiren Aşut, kadınlarda iş gücüne katılma oranının önceki yılın aynı dönemine göre artarak yüzde 29,9’a, erkeklerde de artarak yüzde 70,5 olarak gerçekleştiğini aktardı. Türkiye’de son 20 yıldır kadınların ekonomiye katılımının yüzde 25’te seyrettiğine, en az 20 yıldır kadınların ekonomiye entegre edilmesi için binlerce proje yapıldığına, milyonlarca liralık bütçe harcandığına işaret eden Aşut, şöyle konuştu: “Ancak, gelinen nokta sadece yüzde 5’lik bir artış. Yani hâla kadınların gücünü kullanmayan, israf eden bir ülkeyiz. Olaya girişimcilik anlamında baktığımızda bu oran yüzde 6’da. 2015 Ocak’ta toplam iş gücüne katılım oranı yüzde 50 olarak gerçekleşti. Türkiye genelinde 15 yaş ve üstündeki bireylerde işsiz sayısı 2014 yılının aynı dönemine göre artarak 3 milyon 259 bin kişiye çıktı. İşsizlik oranı toplam yüzde 11,3, kadınlarda yüzde 13,1, erkeklerde yüzde 10,6’ya ulaşmış oldu.”
Aşut, kadın istihdamına yönelik rakamların kadınların hâla ekonomide olmadıklarının göstergesi olduğunu vurguladı. Aşut, aslında sorunun çözümünün çok kolay olduğunu araştırmaların ortaya koyduğunu dile getirerek şunları kaydetti: “Son yapılan bir araştırma, kadınların bir çalışan olarak iş dünyasına katılmamalarının en temel nedenlerinden birisinin güvenli ulaşım eksikliği olduğunu ortaya koydu. Yani aslında 20 yıldır çabaladığımız, binlerce proje yaptığımız, milyonlarca lira harcadığımız kadın istihdamının artmasının yolu bu kadar basitmiş. Demek ki, kent içinde güvenli, ucuz ve etkin ulaşım ağlarımız olsa belki de binlerce kadınımız çalışmak isteyecektir. Bu anlamda yerel yönetimlerin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Yerel yönetimler, bu sorunlara çözüm bularak istihdamın önünü zaten açmış olacaktır. Çocuğu olan kadınlarımıza verilecek kreş hizmetleri de bunlardan birisidir.”
“GİRİŞİMCİLİĞİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL MEMUR OLMA YARIŞI”
Türkiye’de tarihten gelen ve genlere işleyen bir ‘memur olma yarışı’ anlayışının hakim olduğuna, bunun da özellikle gençler arasında girişimci ruhu engellediğine dikkat çeken Aşut, gençlerin ekonomiye entegre edilememelerinin nedenini, ‘memur olma yarışına bağladı. Son 200 yılda gelişmiş ülkelerde en popüler işin girişimcilik olduğu bilgisini veren Aşut, sözlerine şöyle devam etti: “Ancak, son 200 yıldır ülkemizde en revaçta iş memur olmaktır. Girişimciliğin önündeki en büyük engel bu mantalite. Dünyanın ICT-Bilgi İletişim Teknolojileri ile girişimcilikte uçtuğu, artık iş yapmak için sermayeden çok bilgiye gerek duyulan bir çağda, yüz binlerce gencimiz memur olma yarışında. Bir KPSS çılgınlığı almış başını gidiyor. Dünyada Ar-Ge yapan temel bilimler (Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik) öğrencileri memur olma yarışına girmiş. Peki, Ar-Ge’yi kim yapacak? Bu öğrenciler ilgisiz kamu kurumlarında eriyip gitmektedir. Aslında eriyen ülkenin bilim gücüdür, girişimcilik gücüdür. Yani 200 yıldır dünya bilimle, bilimi payanda yaptığı girişimcilikle zenginleşirken, biz gençlerimizi memur olma yarışına soktuk ve bunun bedelini de insanımızla, toprağımızla ödedik.”
“ÇOK MEMURA DEĞİL GİRİŞİMCİ BEYİNLERE İHTİYACIMIZ VAR”
2015 yılında artık bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğinin altını çizen Aşut, eğitimin bilimsel bir temelde, siyaset üstü bir devlet politikası haline getirilmesini ve gençlerin girişimciliğe özendirilmesini istedi. “Bizim daha çok memura değil, fikirlerini ürüne dönüştürecek girişimci beyinlere ihtiyacımız var” diyen Aşut, bunun için gereken şeyin para değil, bilgi, cesaret ve merak duygusu olduğunu vurgulayarak, şu ifadelere yer verdi: “Eğitim gençlere önce bunları vermelidir. 100 yıla yaklaşan Cumhuriyet tarihimiz boyunca 1 milyon 350 bin girişimci oluşturduk. Japonya’nın girişimci sayısı neredeyse 6 milyon. Kadınlarımızın yüzde 30’unu ekonomiye entegre edebilmişiz. Gelişmiş ülkelerde bu rakam yüzde 65. Zenginliğin kaynağını başka yerde aramaya gerek var mı? Dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi olmakla övünüyoruz. Ancak son 15 yıldır bu sıra pek değişmedi. Öte yandan dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefliyoruz. O da diğer ülkelerin bir gelişme kaydetmemesi gerekiyor. Peki kiminle bilim yaparak, hangi girişimci gençlerle, hangi kadın çalışanıyla bunu yapacağız? Elbette olumsuz sonuçları sadece devletin, sadece eğitim sisteminin, sadece toplumun eksiği olarak görmek haksızlık olur. Bu, tarihi derinliğe sahip bir mantalitedir. Bu sorun, saydığımız şeylerin hepsinin bileşiminden kaynaklanan bir kültür sorunudur. Bu kültürü değiştirmeden, girişimciliği özendiren bir eko-sistem kurmadan bunları başaramayız.”
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.