Ekmeklerini balıktan çıkaran Aydınlı çift, 40 yıldır birlikte kürek çekiyor
Aydın'ın Söke ilçesinde 65 yıla ulaşan ömürlerinin 40 yılını birlikte geçiren Ayşe ve Mehmet Özbaşı çifti, ilerleyen yaşlarına rağmen kayıkla açıldıkları Bafa Gölü'nde balık avlamayı sürdürüyor.
AA - FERDİ UZUN - Aydın-Muğla sınırları arasında kalan Bafa Gölü'nün eşsiz manzarası eşliğinde ava çıkan balıkçılar arasında, 64 yaşındaki Ayşe Özbaşı ve eşi 65 yaşındaki Mehmet Özbaşı da bulunuyor. Çalışkanlıkları ve birbirlerine olan sevgilerini ortaya koyan tavırlarıyla dikkati çeken çift, 40 yıldır birlikte kürek çekiyor.
Gölün hemen yakınındaki mütevazi evlerinde yaşayan iki çocuk sahibi çift, günün ilk ışıklarıyla yola koyuluyor. Zor olmasına rağmen kayığın kürekleri Ayşe Özbaşı'na emanet. Mehmet Özbaşı ise ağları göle atarak balıkları çıkarıyor. Özbaşı çifti, genellikle kefal, yılan balığı ve levrek gibi balıkları avlayarak geçimlerini sağlıyor.
Öğleye kadar balık avlayan Ayşe Özbaşı, günün kalan zamanını ise ev işlerine ayırıyor, eşinin görevi ise avladıkları balıkları satmakla devam ediyor. Özbaşı çifti, havanın müsait olduğu her gün neredeyse gölde balık avlıyor. Yaklaşık 40 yıldır geçimlerini gölden sağlayan çift, sağlıkları elverdiği müddetçe birlikte kürek çekmeyi hedefliyor.
Mehmet Özbaşı, AA muhabirine, vatani görevinin ardından evlenip bir kayık alarak balıkçılığa başladığını söyledi.
Eşiyle birlikte çalışmanın kendisini mutlu ettiğini aktaran Özbaşı, "Aslında işimiz çok zor değil ama rüzgarlı havalardan biraz etkileniyoruz. Kayığın içine su kaçınca kötü oluyor, o zaman açılmıyoruz." dedi.
Mutlu bir hayat sürdürdüklerini belirten Özbaşı, "Eşimi çok seviyorum, iki oğlumuzu evlendirdik, ikimiz kaldık. Ölüm meselesi belli olmaz ama 'ben senden önce gideyim' diyorum. O ölürse ben asla evin içinde duramam." diye konuştu.
Eşiyle kaçarak evlendiğini anlatan Ayşe Özbaşı ise 40 yıldır mutlu bir yaşam sürdüklerini dile getirdi.
Huzurlu bir evlilik süreçlerinin olduğuna dikkati çeken Özbaşı, şöyle devam etti:
"Onu çok seviyorum. Sevmezsen geçim olmaz ki… Varlık ve yokluk tasası oluyor ama bizim evliliğimiz iyi geçti. Balıkçılık yaparak iki oğlumuzu da evlendirdik. Elimizin emeğiyle yaptık. İlk çocuğumuzu evlendirdiğimizde birkaç hayvanımız vardı onları sattık. Elde hiçbir şey kalmadı. Küçük oğlanı evlendireceğimiz zaman elde avuçta hiçbir şey yoktu. Günde 5 kilo balıkla borç ödedik. Sevgiyle saygıyı getirdikten sonra her şey olur gider. Benim sinirli olduğum zaman o sinirlenmeyecek. Bu evlilik böyle yürür. Ama şimdi maalesef evlilik çocuk oyuncağı oldu. Kaç yıldır evliyiz... İlla ki tartışmalar oldu ama yolumuza devam ettik. Bir yere gittiğimizde birbirimizi özleriz. Her yere birlikte gider beraber çalışırız. Yalnız kalmıyoruz. O benim sağ kolum ben onun sol koluyum. Aynı sandalda ve evde de biriz. İşte de biriz. Ölene kadar da inşallah bu şekilde mutlu gideriz."
Gölde kürek çekmenin zor olduğunu dile getiren Özbaşı, "Ne iş olursa yaparım, ben Osmanlı kadınıyım. Asla gocunmam. Zamanında analarımız cepheye mermi taşımış. Biz onların evlatlarıyız. Çalışmak lazım. Eşime destek oluyorum. Bir elin nesi var iki elin sesi var. Çalışırsan olur, çalışmazsan olmaz. Biz her şeyimizi elimizin tırnağıyla kazandık. Böyle çalıştık hep. Hayatımdan da çok memnunum." ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.