DEPREM UZMANI PROF. DR. ERCAN YAZDI!
Profesör Doktor Ahmet Ercan, jeotermal enerji santrallerine ilişkin çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
NAZLI ALTINAYAR-Jeotermal enerjinin kullanım tarihçesine ilişkin bilgiler veren Prof. Dr. Ahmet Ercan, “Uzun Yaşam Kenti Nazilli ortadan kalkıyor mu ? Geç olmadan, iş ile gelir olarak yerli halka hiçbir yardımı olmayan Nazilli ile Karacasu’da yatırımlar durdurulmalıdır. Tüm çevrecileri dayanışmaya çağırıyorum” ifadelirini kullandı.
İşte Prof. Dr. Ahmet Ercan'ın yazasının tamamı...
AYDIN’IN DEPREM KIRIKLARI JEOTERMAL ENERJİ ÜRETİYOR, ANCAK DOĞAYI YOK EDİYOR
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Jeofizik Yüksek Müh. Jeotermal Enerji Aramaları Uzmanı, Boğaziçi Çevre Topluluğu Kurucu Başkanı
Yaklaşık sayıları 1000 tane olan, ılık, sıcak, kızgın, kızıksu kaynakları uygarlıklar beşiği olan Anadolu’da DÖ.10 000 yılından beri çanak, çömlek, cam, dokuma, sürme, yıkanma, sağlatım amaçları için kullanılmaktadır. DÖ.1500 yıllarında Roma ile Çin kaplıcaları yunak, ısıtma, pişirme, kurutma amacıyla kullanmışlardır. İlk kez 1904 yılında İtalya Larderella’da kızgın suların buharından kıvıl/elektrik üretilmiştir. Bu kurulum 1943’de 132 MWe güce erişmiştir. Yanardağ ile deprem ülkesi olan Büyük Okyanus ortasındaki ada ülkesi olan İzlanda-Reykjavik’de kızıktan kıvıl üretimi 1934’de, ABD’de ise gayzerlerden kıvıl üretimi 1960’lı yıllarda başlamıştır. 18.yüzyılda Paris kızgın yeraltısuları ile ısıtılmış, Yeniz Zellanda’da ise ilk kez altın, gümüş, civa üretimi amaçlı kullanılmıştır. Türkiye’de ise jeofizik, jeolojik, jeokimyasal arama çalışmaları ilk kez Aydın-Kızıldere kaplıcalarında 1963 yılında MTA’ca başlatılmıştır. İlk kez 1975 yılında İTÜ olarak sürdürdüğüm titreşimcik-microtremor çalışmaları ile kazanın yayılım alanı belirlenmiştir. 1963 yılında İzmir-Balçova alanı MTA’ca bulunmuş. 1977 yılında sıcak alan yayılım sınırı Ege Üniversitesinde sürdürdüğüm çalışma ile belirlenmiştir. 1968’de Kızıldere’nin bulunuşu açılan delgilerle kanıtlanmıştır.
Burada, 1975’de 0,5 MWe deneme, 1984 yılında 20,4 MWe kurulumunda elektrik üretilmiştir. 1982 yılında MTA yerbilimcileri ile İTÜ olarak yönettiğim Doğal Uçlaşma çalışmaları ile Germencik alanı bulunmuştur. 1987’de Balıkesir, Gönen, Kozaklı’da konut ısıtmasında kullanılmaya başlamıştır. 1990’de ABD’de jeotermalden elektrik üretimi 3000 MWe’e ulaşmıştır. 2001’de Türkiye’de kurulum gücü 493 MWt’a ulaşmıştır. 2008’de jeotermal yasası çıkarılmış, kızık alanların işletilmesi özel iş koluna bırakılmıştır. Elektrik üretiminin dışında kızık sular; ısıtma/soğutma, yeşilev/sera, kurutma, gübre, karbondioksit/kurubuz, lityum, bor, ağırsu, hidrojeb, borikasit, aliminyum, altın, gümş, civa, ribityum, pastörize süt, dokuma, yıkama, arıtma, sağlatım(kaplıca, ılıca), sıcaksu gezginciliği, yüzme, madensuyu üretimi, 300C altında ise çiftlik balıkçılığı amaçlı kullanılmıştır.
Türkiye'de bulunan üretimevlerin kurulu gücü 81356 MW'dır. Rüzgar üretimevleri Ege kıyıları ile Akdeniz'in doğusu, hidroelektrik üretimevleri Fırat-Dicle çukuru ile Çoruh çukuru, yerli kömür üretimevleri kömür bulunan bölgelerde, dıştan alınan kömürü kullanan üretimevleri kıyı kentlerinde, doğalgaz üretimevleri yüksek elektrik tüketimi olan bölgelerde, jeotermal üretimevleri Aydın, Manisa, Denizli illerinde yoğunlaşmış, ülkemizde yeni yeni kurulmaya başlayan güneş elektriği üretimevleri ise Türkiye'nin güney ile batı yarısında yoğunlaşmıştır. Kentlere göre elektrik üretimevi kurulu güç, ortalama üretim büyüklük ile kent tüketimi karşılama oranları aşağıdaki tabloda verilmiştir. Batı Anadolu’da, yersıcaklığının yoğunlaştığı bölge; kuzeyde: Gökçeada’dan başlayıp, Gelibolu, Bandırma, Gemlik, Göynük’ten geçen kabaca Marmara denizi güney kıyılarından, güneyde Akdeniz’e kadar uzanır. Batı sınırı ise, Ege Denizi doğu sınırlarından başlayıp, batıda: Göynük, Eskişehir, Afyonkarahisar, Isparta, Antalya’ya uzanan bölgedir. Kabaca Batı Anadolu’da yüzey alanı 125 bin km2 olan alanın, yer sıcaklığı yanal atımlı Kuzey Anadolu Kırığından, Ege’nin göçüntülü kırıklarına yaklaştıkça, kuzeyden güneye artış gösterir.
Bu sınırlı bölge altında yer kabuğu kalınlığı 26 ile 32 km olup, 35 ile 45 km kalınlığı olan Doğu Anadolu Bölgesine göre, yeraltındaki 1800 ile 2200 0C sıcaklığındaki korsıvıya daha yakın olduğundan deprem kırıkları boyunca çıkan suların sıcaklığı daha yüksektir. Bu bölgenin 1000 ile 1750 metre derinliğindeki yeraltısularının, en kızgın, en yüksek basınçlı yerlerinde 232 ile 288 0C ile Doğu Batı uzanımlı, Aydın Büyükmenderes, ile Manisa Gediz Göçüntü alanlarıdır. Manisa-Salihli-288, Kızıldere-Aydın 242 0C, Germencik 232, Alaşehir-184, Çanakkale 174, Salavalı-Aydın 171, Simav-Kütahya 162, Seferihisar 153, Salihli 150, Yılmazköy-Aydın 142, Balçova-İzmir 136, Dikili- 130 0C’dir. Kızık alanların yüzde 78’i göçüntülü deprem ile kırıkların olduğu Batı Anadolu’da, yüzde 9’u İç, yüzde 7’si Marmara, yüzde 5’i de Doğu Anadolu’dadır. Batı Anadolu’dakilerin tümü; fışkırmalı(flaş), su ile buhar, İç Anadolu’dakilerin birkaçı; kızgın kuru buhar türüdür. Kaynama eşiği düşük olan sıvıdan sıcak su geçirerek buhar üreten ikili/binary düzen henüz Türkiye’de yoktur. Dünya’da 20 ülkede, kurulu jeotermal enerji gücü 15 GWe’dir. Türkiye’nin jeotermal’den üretebileceği güre/enerji gücü 32 000 MW’tır. Dünya’da elektrik üretimi dışında(ısıtma, soğutma, ürün üretimi) jeotermalin kullanımı 70 in MWt olup ilk beş ülke ABD, Çin, İsveç, Belarus, Norveç’tir. Jeotermal kaynak ile kurulu üretim gücü MW olarak ilk 10 ülke, 1.ABD – 3450, 2. Filipinler – 1870, 3. Endonezya – 1340, 4. Meksika – 1017, 5.Yeni Zellanda – 1005, 6. İtalya – 916, 7. Türkiye – 725, 8. İzlanda – 665, 9.Kenya – 594, 10. Japonya – 519 iken, günümüzde Jeotermal’den elektrik üretiminde Türkiye, ABD’nin beşte birine ulaşmış olup, ABD, Filipinler, Endonezya, Türkiye, Meksika, İtalya, Yeni Zellanda, sırasında 4.cülüğe yükselmiştir.
Bu ülkelerde işletmelerin tümü, Türkiye dışında, kırsal kesimlerde kurulmuştur. Aydın ilinde, 2008’yılında çıkan jeotermal yasasıyla, Aydın’da toplam sayısı 59 olan bölgelerin 47’sinde özel yatırımcılar, arama ile işletme izni almışlar, 12 si izinsiz, 39 yerde kurulu üretime başlanmıştır. Öteki illerde ise; Denizli’de(7), Manisa’da (10), Çanakkale’de(5) tane işletilen kurulu güç vardır. Jeotermal alanların güre/enerji verimliliği, öteki kaynaklara göre (petrol, doğalgaz, kömür) yüzde 95 verimli olması, ayrıca kurulumlarının ucuzluğudur. Aydın ilinde elektrik üretilen kaynaklar sıralamasında jeotermal öndedir. Sıralama şöyledir; 1. Jeotermal 742 MW ile %61, 2. Rüzgar 250 MW ile %21, 3. Hidroelektrik(büvet-baraj)139 MW ile %11,3, 4. Doğalgaz 62 MW ile %5, 5. Güneş 19 MW ile %1,5, 6. Biyogaz 12 MW ile %1’ini oluşturmaktadır. En verimli kızgınsu üretim yerleri, önceden depremlerle oluşmuş, yaklaşık Doğu Batı uzanımlı güncel göçüntülü kırıklarının, yaklaşık Kuzey Güney uzanımlı eski kırıkların kesim yerleridir. Bu gölgenin son gördüğü deprem 1899 Nazilli Depremi M6,7-M7,0 olup yaklaşık 2,5-3 metrelik göçüntü oluşturmuştur. İlginç olanı, her deprem odağının, yeni bir jeotermal alan olarak doğmasıdır. 2019 yılında Türkiye’nin elektrik tüketimi 300 TeraWh’dan çoktur. Türkiye’nin ürettiği toplam elektriğin yüzde 2,22’si kızgın alanlardan gelmektedir. Aydın ilinde, toplam 59 kızgın yerin kurulum gücü 1 222 MW, yıllık üretimi de yaklaşık 5 682 GWh’tır.
Aydında yapılan yatırımlar, toplam kurulu güce oranı yüzde 1,5 ile başı çekmektedir. Türkiye’de en büyük jeotermal yatırımı 115 MWe’dir. Aydın Efeler kurlumu 640 milyon kWh elektrik üreterek 184 bin kişinin, ya da 194 bin konutun elektrik gereksinmesini karşılamaktadır. Kısacası Efeler’de ki jeotermal üretim, 295 bin kişilik Efelerin gereksinmesini bile karşılayamamaktadır. Aydın dışından gelen bu yatırımcıların biricik kaygısı, Aydın Doğal yaşamını bozduklarına bakmaksızın, devlete 1 kWh=0,105 dolara(72 kuruşa) elektrik satıp kazanç elde etmektir.
UZUN YAŞAM KENTİ NAZİLLİ ORTADAN KALKIYOR MU?
Büyük Menderes çukuru(Aydın ili) eski Luwi, Hitit, İyonya’nın, Lidya’nın, Makedonların, Selekusların, Romalıların yaşadığı, kentlerini kurdukları, uygarlıklarını hem toprağa, hem yaşantıya sundukları yerdir. Homeros’un, “Yeryüzünde en güzel toprak, en güzel gökyüzü” dediği yer, Büyük Menderes Ovası ile dağlarıdır. Dünya’da incirin adının “Aydın” olduğu yerdir Aydın ili. En çok Aydın incirinin üretildiği yer de Nazilli, “Memecik” zeytininin yaygın olduğu yer, Nazilli Pamuk Üretim Çiftliğince bulunan “Akala” pamuğunun bulunduğu, ekildiği yer de Nazilli’dir. Osmanlı Sarayının zeytin yağı buradan giderdi. Yaşamlarını uzatmak isteyenlerin taşındığı yer 160 bin kişinin yaşadığı Nazilli’yi yeni jeotermal yatırımlar bitirmek üzeredir. Dünya’da hiçbir ülkenin, antik geçmişi Aydın kadar varsıl değildir. Magnesia, Tralles, Alabanda, Alionia, Nysa, Nasilia, Harpasa, Mastaura, Afrodisyas, Priene, Miletus, Heraklia Aydın ilinde yer alır. Aydın ilinin bu yaşamı uzatan havası toprağı ne yazık ki, günümüzde jeotermal işletmelerce yok edilmektedir. Hava kirliliği 20 birim olan yaklaşık, 2019’da 1 milyon 98 bin kişinin yaşadığı Aydın’da, Efeler(295 bin), Germencik(44 bin), Ortaklar’da 20 kat aşılarak 400’e ulaşarak Zonguldak’ı çok gerilerde bırakmıştır. Büyük Menderes ırmağına 1040C ile bıraktıkları yüksek tözmüklü/mineralleri(lityum, bor, aluminyum gibi) toprağı çoraklaştırarak, pamuk, buğday, arpa, yonca, mısır üretimine büyük bir darbe vururken, ırmakta yaşayan yayın ile sazan balıklarının yok oluşuna neden olmuştur. İşletmelerin havaya karbon salınımı 30 yılda 0,05 kg gibi çok düşük olsa da, sera gazı yaymasa da, saldığı çürük yumurta kokusundaki hidrojen sülfür ile zehirli nesneler, tarım ürünleri ile incir, zeytin, üzüm, turunçgiller üzerine yağarak ürün niteliği ile verimini düşürürken, Aydınlıların yiyilceye-kansere yakalanmasını kolaylaştırmaktadır. Bu özellikleri ile Türkiye’nin en kirli ili olmuştur.
Aydın’ın en temiz kalmış yeri olan Nazilli ile Karacasu’ya bu kez kızık su için işletmeler girmiş, jeofizik ölçülerini bitirmiş, 1750 metre derinliğe kazı çalışmalarını, halkın salgın günlerinde evlerine kapandığı bu günlerde başlatmışlardır. Bunlardan biri 10 MW gücünde olması beklenilen Nazilli-Mastavra(Bozyurt)’da “Altın Kılıçlı Dere” de antik kente yalnızca 500 metre uzakta, ötekisi de 2 MW gücünde, Karacasu-Afrodisyas antik kentine 500 metre uzakta Dandalas çayı içine yapılmaktadır. Bu girişimler, Türkiye’ye uzun yaşamın sırrı olan doğal otlar, bitkiler, ile Dünya’da yalnızca Aydın İlinde yetişen, “Göklop, Sarılop” incirlerinin yok olmasına neden olurken, artık sağlıkçı gezginlerin uğrakları olmaktan çıkacaktır. 1962’den beri gelinen bu noktada durup düşünülmelidir; jeotermal’in Türkiye elektrik üretimine %2,2’lik katkısı karşılığında, Aydın, Manisa, Denizli, Balıkesir, Çanakkale’de tarım, doğal yaşam, kültür birikimi, arkeoloji, gezgincilik gözden çıkarılmalı mıdır? Geç olmadan, iş ile gelir olarak yerli halka hiçbir yardımı olmayan Nazilli ile Karacasu’da yatırımlar durdurulmalıdır. Tüm çevrecileri dayanışmaya çağırıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.